BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlarDünyayı değiştirmeye hazır ‘duygusal zeka’ Koç’ları----

Dünyayı değiştirmeye hazır ‘duygusal zeka’ Koç’ları

Dünyayı değiştirmeye hazır ‘duygusal zeka’ Koç’ları
27 Şubat 2019 - 09:47 www.finansgundem.com

Dünyaca ünlü Genos’un Türkiye temsilcisi bcc Turkey’i kuran Banu Koç Çakan ve Cem Atat, iş dünyasının Koç’ları. İkili, insanı, ilişkileri, şirketleri ve yönetici ekibi ‘duygusal zeka’ çemberi içinde anlatıyor.

SERAP SÜRMELİ – FINANSGUNDEM.COM

“Keşke iş hayatında duygusal zekayı herkes bilse. O zaman çatışmada kalmayacak ve insanın kendisiyle ilgili mutlu olmasını sağlayacak…”

Bu yürekten sözlerin sahibi Banu Koç Çakan. Soyadı gibi Koç. Cem Atat’la yolları Koç’luk eğitimde kesişiyor. Sonra kendileri eğitmen oluyor. Çalışmalar sürerken büyük boşluğu fark ediyorlar. El ele veriyorlar, bcc Turkey’i kurup, yola birlikte devam ediyorlar.

Merak bu ya, “sistem, büyük resim, stres, problem, çatışma, neler, nasıl yapılır” sorularına yanıtlarını ararken, tek tek kurumların kapısını çalıyorlar, ‘duygusal zeka’yı anlatmak, bireyin ruhuna işlemek, beynine nakşetmek adına bilgiyi paylaşıyorlar. Gerekiyorsa teke tek.

Türkiye’yle tanıştırdıkları ‘Genos’ en ‘yetkili’ silahları oluyor. Duygusal zekanın davranışa etkisi stratejiyi belirliyor. Çakan o kadar iddialı ki, “Duygusal zekayı anlatıp dünyayı değiştireceğiz” diyor.

Eğitim ücretlerinden çok, bu konuda kurumların ayırdığı bütçelerden bahsediyor Cem Atat. “30 bin TL  ayıran şirket te var, 300-400 bin TL ayıran da” diye konuşuyor. İş yaptıkları, onların diliyle ‘referansları’ sektörün dev firmaları: IBM, BMW, Ericsson, Pfizer, Walmart, Sanofi, Doğuş, Roketsan Ford Otosan, Koç Üniversitesi, Shell, Four Seasons, Dimes, Otokar bazıları…

 İki ‘endüstrici’, biri psikolog diğeri mühendis iki Koç, Banu Koç Çakan ve Cem Atat, en yakın noktadan, en uzak noktaya bakışı, insanı, ilişkileri, şirketleri ve yönetici ekibi ‘duygusal zeka’ çemberi içinde anlatıyor.   

HERKES Y KUŞAĞINI KONUŞURKEN ŞİMDİ Z’LER DEVREDE 

-bcc Turkey’in kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

Banu Koç Çakan: Uzun seneler kurumsal yaşamın içerisinde müşteri hizmetleri ve insan kaynakları alanında çalıştım. 2012 yılında son çalıştığım şirkette bir eğitim araştırmasına giriştim ve koçluk iletişim modeline katılmaya karar verdim. Bu koçluk eğitimi bana çok cazip geldi, çünkü insanların hayatında fark ve değişim yaratan önemli bir model. Bu arada ben ayrıca endüstri psikoloğuyum. Oradan da bu işe baktım ve bu modeli ne kadar hayatıma katarım dedim. Ekiplerle beraber bu işi bir süre çalıştığım şirkette yaptık ve geri dönüşler çok iyiydi. Çünkü çalışanlar mutlu oldu tabii, bu da bana ayrı bir mutluluk verdi.

Ben koçluk eğitimi aldığım yerle irtibatımı hiç kesmedim. Hafta içi şirkette görev aldım. Ama hafta sonları da ilgili koçluk firmasında çalıştım ve yönetici koçluğu üzerine eğitimler verdim. Baktım sonrasında bu iş çok keyifli, çalıştığım şirketten ayrılmaya karar verdim ve ilgili koçluk firmasında tam mesaiyle eğitmen olarak çalışmaya başladım.

Cem Atat’la tanışmama gelince, ilk koçluk eğitimini beraber aldık ve sonrasında ilgili koçluk firmasında beraber çalışmaya başladık. Biz zamanla konuları ilerlettik ve sonrasında kurumsal müşterilere gitme kararı aldık. Şirketlere koçluğun kurumsal alanda farklılığını anlattık ve inanılmaz  keyifli geri dönüşler aldık. Fakat bir eksiklik olduğunu hissettik. Dünyada yönetim biçimlerinde neler oluyor? Gittiğimiz yöneticilerin bunu öğrenmek istediğini tespit ettik. Ve çalışmalarımıza, duygu bilimi yapıtaşındaki gelişim programlarını koçluk iletişim modelimizle sunduğumuz, kendi şirketimizi  bcc Turkey’yi kurarak devam ettik.

Cem Atat: Ben endüstri mühendisliği okudum. Küçüklükten beri hep merak ettiğim “Sistemde neler oluyor? Büyük resimde ne var? Nasıl düzelir? Nasıl yapılır?“ soruları. Bir süre yurt dışında kaldım ve sonrasında finans masteri yaptım. Döndükten sonra ithalat-ihracat yapan aile şirketimizde çalışmaya başladım ve sistemi sorguladım. Bu iş bana göre değil dedim, ayrıldım.   

2012 yılında ilgili koçluk firmasında koçluk eğitimi aldım. Banu’yla aynı süreçleri yaşadık ve o kurumlardaki eksikliği hissettik. Bugün kurumlara baktığınızda hepsinin yaşadığı problemler bir yerde ortak aslında. İşte ekip çatışmaları nasıl yönetilir? Stresle nasıl baş edilir? Yeni kuşakla ne yapabiliriz? Herkes Y kuşağını konuşurken şimdi Z’ler devrede. Bunun gibi birçok konu var. Bütün bu dinamiklerin içerisinde koçluk yetmiyor tabii. Neler olabilir için en yakın noktadan en uzak noktalara kadar bakıp araştırdık. Bütün bu yaklaşımların temelinde psikolojinin temelindeki duygu bilimi, duygusal zeka var aslında. Bununla ilgili de dünyada bir konsorsiyum var ve orayı incelemeye başladık. Çünkü orada duygusal zekada belli başlı modeller var, iş ve özel hayatta uygulanan. Bu modeller de tam bizim aklımıza yatan modellerdi diyebilirim. Biz de buradan yola çıkarak Avustralyalı şirket Genos International’la irtibata geçtik. Genos  duygusal zeka ile ilgili çalışmalar yapıyor. Ama şuna dikkat ediyor. Ben işyerindeki duygusal zekayı nasıl geliştirebilirim? Hatta duygusal zekadan da önce bunu duygusal davranışa daha fazla yansıtırım. Çünkü benim için çıktı davranıştır. Şirketler karlılık ve verimlilik istiyorsa onu yapacak olan kişilerdir. İşte o duygu yönetimini daha iyi nasıl sağlarızın çalışmasını yapacağız. Tam birebir bizim beklentimizle örtüştü ve Genos’un Türkiye temsilciliğini aldık. Eylül 2015 yılında bcc Turkey’in temellerini attık. bcc’nin anlamı denge ve değişim merkezi. 

İŞ HAYATINDA DUYGUSAL ZEKAYI HERKES BİLSE ÇATIŞMA KALMAZ 

-Genos’la yolunuz nasıl kesişti? 

Banu Koç Çakan:  Genos’u Türkiye’ye getirmek kolay olmadı. Çünkü baktığınızda davranış değişimine hizmet eden bir alan. Türkiye’deki kurumlarda ‘işyerinde duyguya yer yok‘ yaklaşımındaki bir dünyaya, duygusal zekayı anlatıp dünyayı değiştireceğiz diyoruz.  Biz de o yüzden duygusal zekanın ne olmadığını anlatarak başladık işe. Önce bunu değiştirerek iş yaşamındaki önemini anlatalım dedik. Bizim burada en büyük yardımcımız Genos’un bir üniversiteyle çalışıyor olması oldu. Gittiğimiz bütün firmalara bilimsel araştırma sonuçlarını götürüyoruz.  İlk çalıştığımız Koç grubu oldu ve gruptaki birçok firmayla çalışıyoruz.  Tabii her firmanın ihtiyaçları farklı görünse de aslında duygu bilimiyle modeli uygulayarak aynı yere gidiyoruz. Bunu yürekten söylüyorum, keşke iş hayatında duygusal zekayı herkes bilse. O zaman çatışmada kalmayacak ve insanın kendisiyle ilgili mutlu olmasını sağlayacak. 

Bizim iki alanımız var. Bir tanesi duygu bilimi ve duygusal zeka gelişim programlarını kurumlara uygulamak. Öbürü de Genos modelini Türkiye’de yaymak için uygulayıcı yetiştirmek. bcc Turkey’in kurucuları benle Cem’iz. Ama uzmanlaştırdığımız, yetki verdiğimiz danışmanlarımız var. Temelde eğitimlerimizi Cem ile beraber veriyoruz. Çünkü Avustralya’dan bu konuya yetkilendirilecek Türkiye’de iki kişi yalnızca biziz. 

Cem Atat: Genos International’ın yola çıkışındaki yaklaşımı mutluluğumuzu ve başarımızı davranışlarımızın belirlediği ve davranışlarımızın da duygularımızın bir sonucu olduğu. Bu sebeple gerek iletişim, gerek gelişim, gerek değişim gerekse de diğer birçok alanda istediğimiz yetkinliklerin, becerilerin temelinde duygu bilimi yer alıyor. Duygularımızın bize karşı değil bizim için çalışmasını sağlayan duygu bilimi temelli yaklaşımları Genos International, Swinburne Üniversitesi ile beraber sürdürdüğü bilimsel çalışmalar ve araştırmalarla ortaya koyuyor. Bu araştırmalar sonucunda bir “Davranış Modeli“ ortaya çıktı. Davranış Modeli’nin hizmet ettiği alan kişilerin “An’da Olan“, “Empati Kuran“, “Şeffaf“, “Kapsayıcı“, “Zorluklarla Mücadele Kapasitesi Yüksek“ ve “Güçlendiren“ olabilmelerini sağlamak. Genos International, bu yolda gitmek için gelişim çalışmaları uyguluyor. Bu model ve gelişim çalışmaları, dünyanın birçok yerinde, farklı sektörlerdeki, farklı seviyedeki, farklı kültürlerdeki şirketlerde uygulanıyor. Model çerçevesinde, yöneticilerin, liderlerin, profesyonel çalışanların dışarıdan algılandıkları davranışları ölçümleniyor.  

İNSANIN OLDUĞU HER YERDE VARIZ 

-Hangi sektörlerle, firmalarla çalışıyorsunuz? Nasıl bir eğitim veriyorsunuz? 

Banu Koç Çakan:  Biz ilk işimizi Koç Grubu’na yaptık ve bu bizim için çok iyi bir referans oldu. Sonrasında da tüm firmalara hep referansla gittik. Referanslarımız arasında IBM, BMW, Ericsson, Pfizer, Walmart, Sanofi, Doğuş, Roketsan Ford Otosan, Koç Üniversitesi, Shell, Four Seasons, Dimes, Otokar gibi önde gelen çok sayıda firma bulunuyor. 

Aslında bizim başlangıç noktamız bize gelen ihtiyaçtan doğdu. Önce bir şirkete gidiyoruz ve neye ihtiyaç varsa onu tespit ediyoruz. Sonrasında da duygu bilimiyle nereye gidebileceğimizi. Bizim yaklaşımımız, “Gidelim şirkette 2 günlük eğitim verelim sonra çıkalım“ yaklaşımı değil. Sonrasında modelimizin içerisinde 6 tane yetkinlik var. Bu 6 yetkinlikle ilgili sürdürülebilir bir şekilde gelişim programı yapıyoruz. Bu atölye çalışması oluyor ya da birebir mentorlük de olabiliyor. Bazı kurumlarda da şunu diyor? Biz 6 ay boyunca bununla ilgili bütçe ayıramayız. O zaman biz de diyoruz ki, “Size eğitim verelim, bunu sürdürebilecek insan kaynaklarını yetiştirelim, onlar sizi devam ettirsin“. Çünkü 2-3 gün eğitim verirsek size yazık olur, bizim de emeğimize yazık olur diyoruz. Biz elimizi şirketlerden bırakmıyoruz. Hatta kağıt üzerinde de gelişimin sürecini sunabiliyoruz. 

Cem Atat: İş hayatından biriyseniz bireysel olarak da eğitim veriyoruz. Buna da duygusal zeka mentorluğu diyoruz. İleride bir grup olursa 3 veya 6 ay sürelerinde eğitim de verebiliriz. Sonuçta bizim işimiz daha çok iş hayatına yönelik. Sektörden bağımsız insanın olduğu her yerde varız. 

300-400 BİN TL BÜTÇE AYIRAN FİRMALAR VAR 

-Eğitim ücretleri ne kadar? 

Cem Atat: Firmadan firmaya ve projeden projeye fiyatlar değişim gösterebiliyor. 30 bin TL bütçe ayıran firma da var, 300-400 bin TL ayıran da var.  Onun için net bir rakam vermek çok doğru değil. 

Banu Koç Çakan: DDI 2018 Global Liderlik Raporu‘na göre kurumların %65’i kurum verimliliğini arttırmak için kurumsal gelişim programları uyguluyor. Ancak bu kurumlar uygulanan programlarının %73’ünün getirisinin olmadığını belirtiyor. Baktığınızda bu tablo çok acı. Herkes iyi niyetli yatırım yapıyor, sonra “Biz bundan bir fayda sağlamıyoruz“ deniliyor. Yine başka bir araştırma diyor ki, dünyada 2018 yılında çalışanların işyerine bağlılık oranları yüzde 15. Yani yüzde 85 kişi işyerine bağlı değil. Bunun iki sebebi varmış. Bir, ben şirketim içerisinde değer görmüyorum. İki, benim geliştirilmem için hiçbir yapılmıyor. Bu iki araştırma arasında ciddi fark var. Eğitim ve gelişim programlarının odağı değişmeli. Bizim duygu bilimiyle kastımız “şu model budur, şöyle davranırsan şuraya gidersin“ değil. Önce kişinin doğasında olan duyguların onu nasıl yönettiğini, onun vücudunda nasıl izler yarattığını ve davranışlara nasıl etki ettiğini bulmak. İşte bu tür eğitimler olursa bu yüzde 15’lik dilim yükselecektir diyoruz. Bakın değişim en yukarıdan başlar bunu unutmayalım. Ve özelikle şunu tabana yaymak istiyoruz, duygu bilimiyle bütün şirketler tanışmalı. 

-Duygusal zeka, içinde bulunduğumuz süreçte nasıl bir öneme sahip? Dijitalleşme sürecinde bu önem ne seviyede gelişiyor ve gereklilik arz ediyor?  

Cem Atat: Duygusal zeka, gitgide hızlanan dünya düzeni içerisinde, kişinin kendi dünyası ve etrafındaki dünya ile bağlı kalabilmesi için kullanacağımız bir zeka türü. Kişinin yaşamı içerisinde gücünü, zayıflıklarını bilmesi, aynı beceriyi iletişimde bulunduğu insanlar içinde yapabilmesi ve bu hız içerisinde yaşadıklarının farkında olabilmesi çok kolay değil. Bilişsel zekadan farklı olarak, duygusal zeka geliştirilebilir bir zeka türü olması özelliği ile her geçen gün daha fazla karmaşık, belirsiz ve hızlı olan yeni dünya düzeni için bize daha tatminli ve başarılı bir hayatın kapısını aralıyor. Bu kapıdan girdikten sonra ne kadar uzağa gidebileceğiniz sizin bu konuyla ilgili sarf edeceğiniz emeğe bağlı. 

Günümüzde dijitalleşme sürecinde yapılan çalışmalarının büyük bir bölümünü duygu biliminin yapay zeka ile nasıl birleştirilebileceği oluşturuyor. Çünkü dijitalleşme, otomasyon, yapay zekalar, her ne kadar hayatımızı kolaylaştırsa da hiçbirimiz karşımızda sadece otomatik cevaplar veren bir chatbot ile iletişim kurmak istemiyoruz. Zaten bahsettiğimiz çalışmalar da bu yönde ilerliyor. Çünkü şirketler müşterilerine ve tüketicilere giden yolun, onların karar süreçlerinin duygudan geçtiğini biliyorlar.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)