Mustafa A. Aysan [email protected] Mustafa A. Aysan

Yeni yıl, yeni bekleyişler

31 Aralık 2012, 17:15 ---

Yeni yıla girerken hepimiz yeni bekleyişler, yeni ümitlerle doluyuz.  Oysa zamanın akışı değişmeden ilerliyoruz; ama yeni bekleyişlerden de kendimizi alamıyoruz.   
Yeni yılın hepimize sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini diliyorum; ama her şeyin, bizim kararlarımıza, planlarımıza, yapabildiklerimize ve en önemlisi yapamadıklarımıza bağlı.   Yakınlarımıza, dostlarımıza, çevremizde karşılaştığımız insanlara sevgiyle yaklaşarak el ve gönül birliği, iyi niyet ve kararlılıkla çalıştıkça, tüm başarıların bizim olacağına inanıyorum.
Hükümet üyeleri, siyasetçilerimiz, büyüklerimiz, Yeni Yıl bekleyişlerini sergiliyorlar; tüm açıklamalardan yararlanmalıyız; onlar üzerinde düşünmeye başlamalıyız.  Tüm söylenenleri dinlemeli, değerlendirmeli, ölçmeli tartmalı, usa vurmalıyız.  Bunlardan, “aklın yolu birdir!” diye doğru bulduklarımızdan yararlanmalıyız. 
Yazılara başlarken size verdiğim söze uygun olarak, burada ekonomik bekleyişleri ele almalıyız.
1 Ocak’ta uygulanmaya başlanan Yeni Yıl Bütçesi, gerekçesinde belirlenen hedeflerine göre, 2013 yılında ekonomimizin, % 4 oranında büyümesini, fiyat artışlarının % 5,3 oranında tutulmasını, döviz açığımızın azaltılmasını, yurtiçi tasarrufların artırılmasını, hedeflemiştir.  Bütçe gerekçesi, son on yılda uygulanan ekonomi politikalarıyla, bu yönde önemli başarılar elde edildiğini belirtmiştir:  Bu uygulama içinde, 2002’de, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’ nın  % 11,5’ine kadar yükselmiş bulunan devlet bütçesi açığının, 2006’da % 0,6 gibi “yok” denebilecek bir düzeye indirilmesi sağlanabilmiştir. Ancak büyük küresel ekonomik krizin de etkisiyle, 2009’da yeniden % 5,5’e kadar yükselmekle birlikte, 2011’de yeniden % 1,4’e kadar düşürülmüştür.  2012 Mali Yılı bütçesinin GSYH’ nın % 2,3’ü düzeyine yeniden yükseleceği tahmin edilmiştir.  2013 bütçesinin planlanan açığı, % 2,2’dir.
Rakamlar, son on yılda, ülkemizin temel sorunlarından ve hızlı fiyat artışlarının en önemli nedeni olan bütçe açığının azaltılması konusunda önemli bir başarı elde edilmiştir; bu açıklar nedeniyle son 50 yılda çekilen korkunç sıkıntıların atlatılacağı konusunda ümitler tazedir.  Ancak son yıllarda, enflasyon baskıları yeniden ortaya çıkmış, krizin etkilerini öteki ülkelere göre çok iyi atlatmış olsak da, “enflasyon canavarı”na karşı kesin zafere ulaşılamamıştır.  Kriz nedeniyle de olsa bile son yıllarda bütçe açıklarında yüksek artışlar olmuş ve enflasyon eğilimi tümüyle ortadan kaldırılamamıştır.
Bu sonuçta iki temel yanlışın etkili olduğuna inanıyorum: 1) Özel girişim tabanlı ekonomimizde, yıllık büyüme hızının, işletmelerin karlılığının sağlanabilmesi için, ülkedeki mal ve hizmet talebinin yüksek tutulmasının gerekli olduğu konusunda koyu bir inancın, sürdürülmekte olmasıdır.  Düşük oranlı bir yıllık fiyat artışına, yani enflasyon hızına razı olmaz iseniz, bu hedeflere ulaşamazsınız.  Dünyanın makroekonomi uzmanları ve etkili siyasal liderlerin tümü bu çok yanlış inanca sıkı sıkıya bağlıdırlar.  Oysa uygulama bu asılsız inancın aksini göstermektedir.  2) Merkez Bankaları’nın, temel işlevi olan enflasyonu önleme ve vatandaşa değeri değişmeyen bir para biriminin sağlanması misyonunu yerine getirmekte başarısız olmalarıdır.  Bu başarısızlık, ABD’de de egemendir; tüm öteki gelişmiş ülkelerde de egemendir.
Yukarıdaki rakamlar, ülkemizin bu alanda son yıllarda önemli başarılar elde ettiğini göstermektedir.  Bununla birlikte, enflasyon canavarına son darbe indirilememiştir.  TCMB, 2013’te enflasyon hedefinin (!) % 5 olarak tespit edildiğini açıklamıştır.  Ülkemiz için açıklanan 2013 enflasyon hedefinin yanlış olduğuna ve değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum.  Dünya ülkelerinde enflasyonla başa çıkamayan ve para basarak “icraat yapmayı” marifet sayan birçok ülke lideri ve onların destekçisi iyi yetişmemiş “teorisyenler” ce yaratılmış “Enflasyon Hedeflemesi” denilen para politikası, az değil, çok yanlıştır.  Merkez bankaları için bir tek enflasyon hedefi vardır:  0, (yazı ile, sıfır) enflasyon hedefidir.  TCMB, hedefi, sıfıra çevirmelidir.  Böyle yaparsa hepimiz daha sağlıklı bir ekonomi ile daha mutlu bir yeni yıl yaşarız.
Bu görüşüm, birçok ekonomi uzmanından ve uygulayıcıdan farklıdır ve çok destek ister.  Gelecek yazılarda bu konudaki görüşlerimi sunacağım.  Ama şimdiden dünya ülkelerindeki uygulamaları, Güney Kore, Singapur, Çin, Hindistan ekonomilerini incelemeye başlayabilirsiniz.  Ama kendi ülkemizin, Türkiye’nin, bu konuda çok aydınlatıcı deneyimleri vardır.  Yeni yılda bunlarla ilgili bulgularımı size sunacağım. 
ABD’deki günümüz tartışmalarında da bu konuda aydınlatıcı gelişmeler vardır.  Düşük oranlı enflasyonlar yararlıdır görüşüyle bundan 30 yıl önceki dünyanın 1 (BİR) numarası nerelere gelmiştir?  Tüm muhalefet, özel işletmeler ve medyanın büyükleri, 10 yıl önce, yanlış olarak yapılmış vergi indirimlerini sürdürmek istemeyen ekonomi yönetimine karşı çıkmaktadır.  Savaşı ekonomi yönetimin kazanmasını diliyorum; çünkü aksine bir kararın dolar enflasyonunu nerelere götüreceğini tahmin bile edemiyorum.  Eğer savaşı yönetim kazanırsa, “sıfır enflasyon” hedefi güç kazanacaktır.  Son 30 yıldaki enflasyonların  ABD’yi  krizden krize taşıdığı artık anlaşılmış olmalıdır.
Söyleşileri sürdürmeliyiz; yeni yılda daha çok yorumlar yollamanızı diliyorum.  Nice yıllara hep birlikte ve birlikle.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster