Türkiye’de enflasyonda ve parasal politikada neler beklenebilir?
Bu hafta açıklanan Temmuz ayı enflasyon rakamlarının yıllık %6,8’e doğru gerilemesi iyimser bir hava yarattı. Gerilemenin Merkez Bankası’nı politika faiz indirimi için gerekli koşulların oluştuğu düşüncesiyle harekete geçirebileceği beklentisi oluştu. Ancak Fransız yatırım bankası Natixis tarafından bu hafta yayınlanan özel raporda Merkez Bankası’nın ihtiyatlı tutumunu koruyacağı ve döviz kurlarındaki gelişmeler ile petrol fiyatlarının seyrinin önümüzdeki aylarda izleyeceği politikalarda belirleyici olacağı öngörülüyor.
Natixis analisti İlya Lazarev tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de Temmuz ayında yıllık manşet enflasyonun gıda fiyatlarındaki düşme nedeniyle gözle görülür bir gerileme kaydederek Merkez Bankası’nın yıllık hedefi olan %5’in üst belirsizlik bandına inmesinin ekonomik çevrelerde rahatlama yarattığı belirtiliyor. Bu durumun Şubat ayından beri değişmeden % 7,50 oranında sabit bırakılan politika faizinde bir indirimi tetiklemesi gerekebileceği ifade ediliyor. Ancak Merkez Bankası’nın her ne kadar emtia fiyatlarındaki sürmesi beklenen gerilemenin enflasyondaki düşmeye pozitif katkı yapması beklense de ihtiyatlı davranmaya devam edeceği belirtiliyor.
Buna sebep olarak da önümüzdeki aylarda enflasyonun en önemli unsurlarından biri olan gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın belirsizliği ile döviz kurları, petrol fiyatları, gelişmiş ülkelerin para politikaları ve yabancı sermaye akımları gibi bir çok belirsiz dış faktöre bağımlılığın sürmesi gösteriliyor.
Enflasyon üzerinde hem arz hem de talep yönünden baskı oluşturan bir çok unsur olduğu ifade ediliyor. Bu unsurların başında petrol fiyatlarının geldiği ve Brent petroldeki zayıflığın enerji ve ulaştırma fiyatları açısından tüketici fiyatları enflasyonunu aşağıya çektiği vurgulanıyor. Petrol fiyatlarının a) dünya petrol arzındaki aşırılığın sürmesi b) depolama alanlarının kapasitesinin tükenmesi c) İran’dan artan petrol ihracatı d) OPEC üyelerinin ham petrol ihracatında kesinti yapmayı reddetmeleri e) Çin ekonomisi başta olmak üzere gelişen ülkelerin emtia talebindeki yavaşlama f) ABD dolarında öngörülen parasal normalleşme sürecinin başlaması nedeniyle yakın gelecekte de düşük kalmaya devam etmesi bekleniyor. Bunun yanı sıra Türkiye’nin orta vadede Rusya’dan Türk Akımı projesi kapsamında gaz ithal edecek olması nedeniyle iskontolu gaz fiyatlarından avantaj sağlayacağı öngörülüyor. Petrol fiyatlarında yaşanacak yeni bir düşme eğiliminin de Türkiye’ye daha fazla fayda sağlaması bekleniyor.
Enflasyonu baskı altında tutan ikinci unsur olarak ise tüketici güven endeksi düşme trendinde iken işsizlik oranının artması olarak gösteriliyor. Bu gelişmeler tüketici talebinde aşırı bir artış korkusunu da önlüyor. Üçüncü unsur olarak ise yıllık hane halkı kredi büyüme oranları öne çıkıyor. Bu oranlar 2013 sonu ve 2014 başındaki düzeyinin altında olup ılımlı seyrederek kredi kaynaklı bir talep artışı korkularını körüklemekten uzak görünüyor. Ancak petrol fiyatlarındaki azalışın satın alma gücünü arttırmasıyla tüketici talebinin artacağı tahmin ediliyor. Son olarak işsizlik oranı ve işgücüne katılım oranının artışının reel ücret büyümesi üzerinde baskı yarattığı vurgulanıyor. Ayrıca toplam katma değer içerisinde ücretlerin payının %30 civarında olduğu ve bu durumunda çalışanların ekonomideki pazarlık payının zayıf olduğu anlamına geldiği belirtiliyor.
Bununla birlikte bu faktörlerin enflasyonda azalmaya yol açan etkilerinin Türk Lirası’ndaki değer kaybının ithalat fiyatları enflasyonuna yol açmasıyla kaybolabileceği vurgulanıyor. Temmuz sonu itibarıyla Türk Lirası dolar’a karşı %15 ve euro’ya karşı %7 değer kaybetmiş bulunuyor. Manşet enflasyon döviz kurundaki oynaklıklara belirli bir zaman aralığında tepki verdiğinden Türk lirasının dolar ve euro’ya karşı değer kaybının tüketici enflasyonunu yakın gelecekte yukarı yönlü etkileyeceği tahmin ediliyor.
Sonuç olarak manşet enflasyonda son iki ayda gözlenen belirgin azalışa rağmen Merkez Bankası’nın ihtiyatlı para politikasını sürdürmesi bekleniyor. Bunun başlıca nedenleri olarak ise tüketici fiyatlarındaki azalmanın büyük ölçüde en oynak kalem olan gıda fiyatlarındaki sert düşmeden kaynaklanması ve Türk Lirasının daha fazla değer kaybetmesinin bu düşmenin olumlu etkisini bertaraf edebilecek olması gösteriliyor. Bu çerçevede Merkez Bankası’nın ihtiyatlı tutumunu sürdürerek enflasyonist görünümde belirgin bir iyileşme görünene kadar politika faizinde değişikliğe gitmekten kaçınacağı öngörülüyor.
-
22 Ağustos 2023, Salı
Roma umudun tecrübeye zaferidir
Devamını Oku -
11 Temmuz 2023, Salı
Bosna-Hersek Türk yatırımcıları bekliyor
Devamını Oku -
20 Haziran 2022, Pazartesi
ABD’de 2022 sonuna kadar ekonomik beklentiler
Devamını Oku -
18 Mayıs 2022, Çarşamba
Ukrayna savaşı AB ekonomisini nasıl etkiliyor? Petrol ambargosu uygulanacak mı?
Devamını Oku -
26 Ocak 2022, Çarşamba
Ukrayna’da savaş çıkar mı? Ekonomik ve siyasi sonuçları ne olur?
Devamını Oku -
05 Ocak 2022, Çarşamba
Omikron varyantı Avrupa için bir tehdit mi?
Devamını Oku - 16 Aralık 2021, Perşembe Devamını Oku
-
09 Şubat 2021, Salı
ECB üye ülkelerin borcunu silebilir mi?
Devamını Oku - 04 Şubat 2021, Perşembe Devamını Oku
-
01 Şubat 2021, Pazartesi
Avrupa’da tünelin ucunda ışık göründü mü?
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster