Mustafa A. Aysan [email protected] Mustafa A. Aysan

Türkiye tasarruf etmelidir

21 Ocak 2013, 18:33 ---

Başlığı görünce, “Şimdi etmiyor mu ki?” diyenleriniz olacaktır.   “Hayır; etmiyor!” 

Hepimiz, bir tüketim aceleciliği içinde, elde edilen geliri bir an evvel elden çıkarmak azmi ve kararlılığı içindeyiz; hiç tasarruf etmeden tüm kişisel ve hatta aileye ait gelirin bir an evvel elden çıkarılmasının telaşı içindeyiz.  Çarşıda, pazarda, alış/veriş merkezlerinde (AVM)  gezerken gözlemlediğimiz ve yoğun reklam kampanyalarının tetiklediği bu harcama yoğunluğunun temel nedeni, çoğu düşük gelirli olan halkımızın özlediği tüketim mal ve hizmetlerine olan talebinin, teknik terimi ile halkımızın “tüketim eğilimi”nin çok yüksek olmasıdır.  Uzman araştırmaları, genellikle bu gözlemi desteklemektedir.

Bu araştırmalardan en taze olanlardan birine, Türkiye Bankalar Birliği tarafından yayımlanan “Bankacılar Dergisi”nin Aralık 2012 sayısında (s. 1-31) yayımlanmış bulunan bir araştırmanın sonuçlarına göre, bu eğilimin yarattığı tasarruf eksikliği, teknik terimi ile “tasarruf açığı”, 2012 sonunda ekonomimizin yüksek hızda büyümesini sürdürülemez konuma getirmiştir.  Araştırmayı yapan uzmanlarımıza (Ümit Özlale ve Alper Karakurt) göre, “2001 yılında yaşadığı finansal kriz sonrasında önemli yapısal reformları başarıyla hayata geçirerek makroekonomik istikrarı sağlama yolunda önemli adımlar atan Türkiye için sürdürülebilir ve yüksek ekonomik büyümenin sağlanması, halen en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Sözü geçen araştırmanın en önemli sonuçlarından biri şudur:  2001’de GSYH’ nın % 2,9’u oranında tasarruf fazlası veren ekonomimiz, 2004’te % 3,8 oranında tasarruf açığı vermeye başlamış ve son 12 yılda tasarruf açığımız artarak 2012’de GSYH’ nın % 7,8’ine ulaşmıştır.  Yüksek büyüme hızlarının sürdürülebilirliğini ortadan kaldırmış olan bu önemli gelişme, yurt dışından önemli tutarlarda tasarruf aktarmadığı zamanlarda ekonomimizin, kalkınmanın hızlandırılması, refahın artırılması, işsizliğin azaltılması gibi amaçlarımızın gerektirdiği yatırımları yapamayacağını göstermektedir.   Yukarıda sözü geçen araştırmanın sonuçları, özetle şöyledir:

TABLO 1. Tasarruf Açığı ve Cari İşlemler Dengesi (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın-GSYH’ nın) Yüzdesi )

                                               2001      2004      2007      2008      2009      2010      2011      2012      2013(T)

Kamu Tasarruf Dengesi  -11,2    -4,2       -1,5        -2,5       -5,3       -2,4       -1,6       -2,2         -1,9

Özel Tasarruf Dengesi     14,1       0,4        -4,4        -2,8         3,3         -3,9       -7,6       -5,6         -5,4

Toplam Tasarruf Den.       2,9       -3,8       -5,9        -5,3        -2,0       -6,3       -9,2        -7,8          -7,3

Yukarıda sözü geçen yazarlara göre bu sonuçlar,  ülkemizdeki “tasarruf oranlarının OECD ülke ortalamasından ve kendisiyle ayni gelir grubunda yer alan ülkelerin tasarruf oranlarından daha düşük olduğunu göstermektedir.” Onlara göre bu yargımım ayrıntılı kanıtları Dünya Bankası 2011 raporundadır.  Tasarruf açığı demek, Milli Gelir’den tüketime harcamadan ayırabileceğimiz paraların, yatırım harcamalarımızı karşılayamaması demektir; bu durumda ekonomimiz, yurt dışında tasarruf fazlası veren ülkelerden yabancı para getirerek, yani yurt dışından borçlanarak ekonominin gerekli duyduğu yatırımlarını yabancı tasarruflarla karşılayacaktır.

Yukarıdaki tablo, şunları da açıkça göstermektedir: 1) 2001’deki şiddetli ekonomik kriz ortamında bile özel kişi ve kuruluşların tasarrufları, kendi yatırımlarını karşılayabildiği gibi, ülkenin kamu kesimi harcamalarına da katkıda bulunmakta idiler. 2) 2007’de özel kesim de tasarruf açığı vermeye başlamıştır.  Bu tasarruf açığı, 2011’de GSYH’ nın % 7,6’sına ulaşmıştı ve bizler, bu yüksek özel tasarruf açığının sakıncaları nedeniyle ekonomik büyümeyi 2010’daki % 8,9 gibi yüksek düzeyinden 2012’de % 3’ün altına indirmek zorunda kaldık. 3) Bilinçli yavaşlatma önlemleri ile büyüme hızımız düştü ama, 2012’nin tasarruf açığı yine de % 7,8 gibi çok yüksek bir düzeyde kaldı; alınan önlemlerle büyüme hızımız % 300 azaldığı halde, özel tasarruf açığı ancak % 7,6’dan ancak % 5,6’ya düştü ve % 30 azaldı. 4) Bu tablo, gelecek yıllarda uygulanacak ekonomi politikalarına ayar verme açısından büyük önem taşımaktadır.

 Son 12 yılda uygulanan ekonomi politikaları birçok iyi sonuçlar vermiştir ve bu politikaların en önemli sonuçlarından biri, düşük oranlı enflasyondur; tüketici fiyatlarının yılık artış hızı, geçen yüzyılın sonuna doğru ulaştığı yıllık % 70 oranlarındaki yüksek düzeyinden, 2012 yılında % 6’ya düşmüştür.  Bu sonuç, bizi olması gereken “sıfır enflasyon”, Türk Lirası’nın öteki paralar karşısındaki değerinin yurt içi parasal şişkinlikle değişmemesi hedefine çok yaklaştırmıştır.  Bu iyi yönde gelişmenin hızı kesilmemelidir.  Tasarruf dengelerindeki son 12 yıllık gelişmeler, ulaşılan bu çok iyi sonucun geleceğini de tehdit etmektedir.  Bu gidişin kontrol edilebilmesi için, tasarruf alışkanlıkları düşük olan ve son 12 yılda çok düşmüş olan özel kişi ve kuruluşlarımız ile kamu kurumlarının yeniden tasarruf etmeye alıştırılması için önlem almak zorundayız.     

Gelecek üç yılın ekonomik planı, yukarıdaki tasarruf eksiğine göre ayarlamaların planlanmış olduğunu göstermektedir: 2013-2015 arasında planlanan büyüme hızları, yıllık % 4-5 arasındadır; ekonomi uzun sürede de bundan fazlasına zorlanmamalıdır; yurt içi tasarruf oranlarımız da bu yönü göstermektedir.  Önümüzdeki yıllarda, halkımızı yüksek harcama düzeylerine iten reklamların sınırlanmasına ve daha çok tasarruf yapılmasının özendirilmesine çalışılması bir zorunluluk gibi gözükmektedir.  Ekonomimizde son 12 yılda oluşmuş bulunan, yüksek ithalat, yüksek dış tasarruf bağımlılığından kurtarılması gerekmektedir.    

Yukarıda sözü geçen araştırma sonuçları, ülkemiz ve ailelerimizin ekonomik planlamaları açılarından önemli sonuçlar çıkarmamıza yardımcı olmaktadır; bu açıdan araştırmayı yapanlar ve sözü geçen dergide özetini yayımlayanlar kutlanmalıdır.  Bizler de, Bankacılar Dergisi’ deki bu makaleyi okumakla bu yönde görüş oluşturmaya başlayabiliriz.  Burada ekonomimizin kronik tasarruf eksiği sorununa ilginizi uyandırmaya çalıştım.  Bu konuya ilerde yeniden dönmek gerekiyor...

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster