Mehmet Bingöl [email protected] Mehmet Bingöl

Kurumlar vergisi beyan dönemi başlarken şirketlerdeki vergi yükü

03 Nisan 2014, 22:04 ---

Kişisel gelirlerin vergi beyan dönemi Mart ayını takiben şimdi de kurumların vergi beyan dönemi olan Nisan ayına gelmiş bulunuyoruz. Kurumlar vergisi mükellefleri, 25 Nisan tarihine kadar vergi beyannamelerini hazırlayıp ilgili vergi dairelerine verip vergi tahakkuklarını alacaklar.

Bu yazımızda kurumlar vergisinin hesaplanması, şirketlerdeki efektif vergi yükü ve kurumlar vergisinin vergi gelirleri içindeki yerine değineceğiz.

Kurumlar Vergisi hesabı

Sermaye şirketleri (Anonim ve Limited şirketler) ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, bir hesap döneminde elde ettikleri kazançlar üzerinden kurumlar vergisi öderler.

Kurumlar Vergisi mükelleflerinin safi kurum kazançlarının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun “ticari kazanç” hakkındaki hükümleri uygulanır. Ticari kazanç, şirket özsermayesinin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu’nun “değerlemeye” ait hükümleri esas alınır.

Ayrıca, gerek vergi mevzuatı yönünden ve gerekse diğer mevzuatlar yönünden kabul edilmeyen giderlerin Kurumlar Vergisi matrahına ilave edilmeleri gerekmektedir. Yine, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca vergi matrahından indirilmesi söz konusu olan vergi istisnaları, son 5 yıla ait geçmiş yıl zararları ve diğer çeşitli indirimler de göz önünde bulundurulur.

Başlıca vergi istisnaları olarak uygulamada en sık rastlananlar; iştirak kazançları, emisyon primi, gayrimenkul veya iştirak hissesi satış kazançları, yurt dışı şube gelirleri istisnası, banka kredi borcu sebebiyle bankalara devredilen gayrimenkul veya iştirak hisselerinden ortaya çıkan kazanç istisnalarıdır.

Bu şekilde belirlenen kazanç üzerinden %20 oranında kurumlar vergisi hesaplanır. Tahakkuk eden bu vergiden, yıl içinde ödenmiş geçici vergi tutarları ile yurt dışında ödenmiş vergiler ve kesinti yoluyla ödenmiş vergilerin mahsubu yapılır, arta kalan tutar da şirketin bağlı olduğu vergi dairesine ödenir.

Ertelenmiş vergi yükümlüğü veya ertelenmiş vergi varlığı

Kurumlar vergisinden bahsederken ertelenmiş vergi konusuna değinmemek olmaz. Vergi mevzuatı kurallarına göre tahakkuk eden vergi, yukarıda bahsettiğimiz şekilde hesaplanmakla beraber, muhasebe kural ve standartlarına göre, şirketlerde ayrılan “vergi karşılığı” farklı olabilmektedir. Özellikle vergi mevzuatı yönünden kabul edilmeyen giderlerin mevcudiyeti böyle bir farklılığa sebep olurlar.

Ertelenmiş vergi olarak adlandırılan bu uygulama, cari dönem karı üzerinden hesaplanan, ancak vergi matrahına dâhil edilmeyen gelir ve gider unsurlarının vergi etkisi olarak tanımlanabilir.

Bir başka deyişle, gelir ve giderlerin oluştukları dönem ile vergilendikleri dönemin farklı olması nedeniyle ertelenmiş vergi kavramı ortaya çıkmaktadır. Cari dönem ile önceki dönemlere ilişkin vergiler, ödenmediği sürece “yükümlülük” olarak kaydedilir. Cari dönem ve önceki dönem vergi borçlarına mahsuben yapılan ödemelerin söz konusu dönemlere ilişkin vergi borcu tutarını aşması durumunda, aşan kısım “varlık” olarak kaydedilir.

Uygulanan muhasebe standardındaki ertelenmiş vergi farklarının sebep olduğu bu durum, esasen bilanço kıymetlerinin mali mevzuat ile muhasebe standartları arasındaki değerleme farklarından ortaya çıkar. Bunlar “kıdem tazminatı karşılığı, genel kredi karşılıkları, Vergi Usul Kanunu’nda olmayan serbest karşılıklar, donuk ve şüpheli alacaklar karşılığı, sigorta şirketlerine özgü acente ve devam eden riskler karşılıkları, garanti giderleri karşılığı, B tipi yatırım fonu değerlemesi, hazine bonosu değerlemesi, altın stok değerlemesi, amortisman farklılıkları, türev ürünler değerleme farklılıkları ve bunu gibi” konuların vergi mevzuatında olmaması, başka deyişle vergi matrahının belirlenmesinde bu tutarların kabul edilmemesidir. Kanunen kabul edilmeyen giderler olarak da adlandırılan bu konunun vergi etkisine başka bir yazımızda değineceğiz.

Sonuçta, şirketin vergi sonrası karının hesabında dikkate alınacak vergi karşılığının bulunmasında, kurumlar vergisi beyannamesindeki kurumlar vergisine ilave olarak, “ertelenmiş vergi” de dikkate alınmaktadır.

Kar dağıtımı yapılması durumunda vergi tevkifatı (Stopaj)

Şirketlerin hissedarlar genel kurullarında nakit kar dağıtımı kararı alındığında; kar dağıtılması aşamasında yukarıda bahsedilen Kurumlar vergisine ilaveten Gelir Vergisi tevkifatı da ödenir.

Kar dağıtımı yapıldığında şirketin gerçek kişi ortakları ile dar mükellef statüsündeki gerçek ve tüzel kişi ortaklara dağıtılan brüt kar payı üzerinden %15 vergi kesintisi yapılır ve muhtasar beyanname ile ödenir. Bunların yanı sıra dernek, sendika, vakıf ve üniversite statüsündeki hissedarlara yapılan kar payı ödemeleri de vergi stopajı kapsamındadır.

Tam mükellef şirketlere (Türkiye’de yıllık kurumlar vergisi beyannamesi veren dar mükellef şirketler dâhil) dağıtılan kar payları ise vergi stopajına tabi değildir.

Öte yandan, nakit kar dağıtımı yapılmadığı sürece vergi stopajı yapılmaz. Örneğin, dönem karının sermayeye eklenmesi suretiyle yapılan kar dağıtımı halinde vergi stopajı söz konusu olmamaktadır.

Kar dağıtımındaki vergi tevkifatı uygulamasında dar mükellef hissedarların durumu (yurt dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişiler) Türkiye ile ilgili ülkeler arasındaki Çifte Vergilemeyi Önleme Vergi Anlaşmalarına bakılarak değerlendirilir. Eğer dar mükellef hissedarın ikamet ettiği ülke ile yapılan vergi anlaşması, daha düşük bir vergi tevkifat oranı öngörüyor ise, %15 yerine vergi anlaşmasında yer alan bu oran uygulanır.

Toplamda vergi yükü nedir?

Yukarıda yaptığımız açıklamalardan anlaşılacağı üzere; şirket kendi bünyesinde ortaya çıkan dönem kazancından %20 nispetinde kurumlar vergisi ödedikten sonra, kalan net karın tamamının hissedarlara dağıtıldığını varsaydığımızda, dağıtılan karın %15’i de vergi tevkifatı olarak Vergi Dairesi’ne yatırılır.

Böylece, şirket karı üzerinden toplam %32 vergi ödenmiş olur. Başka deyişle, hissedarın cebine şirket karının %68’i girer. Aslında Türk Ticaret Kanunu uyarınca ayrılması gerekli yedek akçeleri de dikkate aldığımızda bu oran %58’e iner.

Kurumlar Vergisi istatistiklerine bir bakış

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı sitesindeki vergi istatistiklerine göre; 2012 yılında toplanan 317,2 milyar TL’lik vergide, kurumlar vergisi mükelleflerinin ödediği rakam 32,1 milyar TL’dir. Dolayısıyla, kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payının % 10 civarında olduğunu söyleyebiliriz. (Diğer yıllar rakamları için de bakınız: www.gib.gov.tr)

Anonim şirket, limited şirket ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden oluşan kurumlar vergisi mükellefi sayısı ise 662.000 adet. Ancak mükellef sayısı bu olmakla birlikte, toplam kurumlar vergisinin %45’ini (14,5 milyar TL) Türkiye sıralamasındaki ilk 100 şirket ödüyor.

İlk 100 şirket içinde de 22 adet banka var ve bunların ödediği toplam kurumlar vergisi 9,1 milyar TL. Bankalarca ödenen bu vergi, toplam kurumlar vergisinin de %29’unu oluşturuyor. Sektörel bazda bakıldığında, kurumlar vergisi gelirlerine en çok katkı yapan sektörün bankacılık sektörü olduğu görülmektedir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster