Ayça Karaca [email protected] Ayça Karaca

Kur Savaşları ve cephelerde son durum

05 Kasım 2014, 10:19 ---

Siyaset biliminde yazılmış en etkili kitaplardan biri olduğu kabul edilen Prens’te  Machiavelli   “Savaş kaçınılmazdır sadece erteleyebilirsiniz ancak o da sizin değil düşmanlarınızın yararına olur. Romalılar savaştan asla kaçmamışlardır. Çünkü biliyorlardı ki Yunanlılarla Yunanistan'da savaşmazlarsa İtalya'da savaşacaklardı” sözleriyle devletlerarası ilişkilerde savaşın bazı durumlarda gerekliliğini vurgular. Her ne kadar burada kastedilen savaş cephede askerler arasında gerçekleşen sıcak çatışmalar olsa da, günümüzde ekonomik alanda da devletler  çıkarlarını koruma amacıyla  savaşı kaçınılmaz görebiliyorlar. Bu cephede ise bombalar ve kurşunların yerine genellikle para politikası araçları ve kurlar kullanılıyor.

Kur savaşları terimi ilk olarak 2010 yılında Brezilya Maliye Bakanı Guido Mantega tarafından büyük ülkelerin Merkez Bankalarının zayıf para birimleri ile ekonomilerinin rekabet gücünü arttırmak için uyguladıkları politikaları tanımlamakta kullanıldı. Hedefteki ülke Çin haksız bir şekilde ticari rekabet edebilirlik avantajı sağlamak için yuanın değerini düşük tutmakla suçlanıyordu. Çin’in yuanın değerini düşük tutarak ülkenin ihracatını göreceli olarak diğer ülke ihraç mallarına karşın ucuz hale getiriyor, böylece kendi ürünlerine karşı uluslararası talebi arttırıyordu.

Bu durum her ne kadar ihracatçı ülke için avantaj yaratsa da komşuyu zarara sokma politikası (beggar thy neighbor) diğer ülkelerin ihraç mallarına olan talebi düşürerek ekonomik olarak zarar veriyordu. Kurun göreceli zayıflığı diğer ülkelerin para birimlerinin göreceli olarak değerlenmesine yol açıyordu. Bu ticari dengesizlik durumunun giderek atması 2010 yılında G-20 ülkelerinin küresel ekonomide dengeyi yeniden sağlamak amacıyla toplanıp koordineli eylem kararı almalarına yol açtı.

Kur Savaşlarında yeni dönem

İçinde bulunduğumuz küresel kriz sonrası toparlanmanın sürdüğü konjonktürde, kur savaşları yeniden gündeme geldi. Ancak, Merkez Bankaları bu sefer ticarette avantaj sağlamak yerine, zaman zaman aktif müdahaleleri de kapsayan yaratıcı para politikaları geliştirerek  kendi yerel para birimlerini zayıf tutma çabası içerisine girdiler. Kur savaşlarında bu yeni rauntta, özellikle gelişmiş ülke Merkez Bankalarının yerel para birimlerini zayıf tutma kaygısının ana nedeni olarak da deflasyondan kaçınma ön plana çıkıyor. HSBC Para Birimleri Strateji Bölümü Başkanı David Bloom da Bloomberg’teki röportajında, izlenen bu komşuya zarar verme politikalarının, ticareti dengeleme ya da büyüme odaklı olmaktan çok ülkelerin kendi deflasyon problemlerini başkalarına ihraç etme amacı taşıdığını belirtiyor.

Deflasyon zayıf ekonomik performansın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Aşağı yönlü büyüme beklentileri fiyatlar üzerinde baskı yaratıyor bu da tüketimde ve üretimde azalışa sebep oluyor ve büyümeyi daha da aşağı çekiyor.  Bir ülke genellikle bu kısır döngüye girdiği zaman, işler daha da kötüleşmeden  başka ülkelerin zararına da olsa  çıkmaya çalışıyor.

Bu nedenle deflasyon endişeleri,  bu ülke para politikası yapıcılarını kendi yerel para birimlerini zayıflatacak önlemler almaya teşvik ediyor. Faiz oranlarının düşürülmesi ya da para arzının arttırılması para biriminin değer kaybetmesine ve böylece fiyatlar genel düzeyinde yükselişe -enflasyon- neden oluyor. Daha düşük değerdeki yerel para birimi daha düşük alım gücü anlamına geliyor yani aynı ürünü almak için daha fazla para ödemeniz gerekiyor. Bir ülke kendi para birimini zayıflattığı zaman da diğer ülke para birimi güçleniyor ve ithal edilen mallar ucuzluyor.

Gelişen ülkeler özellikle Fed’in parasal genişlemeyi sona erdirmesinin ardından  küresel likiditenin daha kısıtlı hale gelme tehlikesinin belirdiği bu dönemde kendi yerel para birimlerinin değerini koruma mücadelesi veriyorlar. Deflasyonist endişelerin yerine bu ülkelerde yüksek enflasyon kaygıları ön plana çıkıyor.

Nitekim geçtiğimiz hafta Brezilya Merkez Bankası enflasyondaki artışı önlemek amacıyla faiz oranını %11,25’e yükseltti. Bu yılın ilk 9 ayında yaklaşık 85 milyar dolar sermaye çıkışının yaşandığı Rusya’da,  Merkez Bankası bu çıkışları yavaşlatmak ve enflasyon beklentilerini hafifletmek için faiz oranını %9,5’e çıkardı. Gelişen ülkeler ligindeki Arjantin’de faizler %9, Türkiye’de ise %8,25 düzeyinde bulunuyor. Bu çerçevede,  yeni raunt kur savaşları  gelişen ülkelerden çok deflasyon kaygılarının hüküm sürdüğü gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları arasında gerçekleşiyor.    

Batı cephesinde yeni bir şey yok

ABD: Kur savaşlarının en önemli oyuncusu olan FED, 2008 krizinin başlangıcından beri  küresel piyasalara sağladığı likidite desteğini   geçtiğimiz hafta sona erdirdi. Ekim 2012’de başlayan 3. Parasal Genişleme Programı kapsamındaki tahvil alımları bitirilirken faiz oranlarının ise kayda değer bir süre %0-0,25 aralığında kalacağı yinelendi. Tüketici fiyatları Eylül’de yıllık bazda %1,7 artmasına rağmen  hala FED’in enflasyon hedefi olan %2 seviyesinin altında bulunuyor. Son dönemde düşen petrol fiyatları yüzünden enflasyonun kısa vadede de hedefin altında kalmaya devam etmesi bekleniyor.

Avrupa Birliği: Deflasyonun ekonomik durgunluğa doğru sürüklediği Avrupa’da enflasyon geçtiğimiz ay sadece %0,4 seviyesinde gerçekleşti. Enflasyonu  %2 seviyesine yükseltmek için Avrupa Merkez Bankası (AMB) Haziran ayında reel sektör kuruluşlarına yönelik kredi sağlamayı amaçlayan yeni hedeflenmiş Uzun Vadeli Likidite Operasyonu  paketini açıkladı,  ardından Eylül ayında da faiz oranlarını %0,05’e kadar indirdi. Mayıs ayında 1,38 ile yılın en yüksek düzeyine yükselen Euro/dolar paritesi AMB ile FED’in para politikalarında başlayan ayrışma nedeniyle yaklaşık % 8 değer kaybederek 1,24’e kadar geriledi.

AMB ipotekli tahvil alımına başladığı halde Almanya’nın muhalefeti nedeniyle devlet tahvilleri alımında henüz eyleme geçemedi. Ancak faiz oranlarının sıfıra yaklaştığı bir ortamda hareket alanı kalmayan AMB’nin önünde euronun değerini düşürmek ve enflasyonu yükseltmek için kamu ve özel sektör tahvil alımları en ciddi seçenek olarak görünüyor.

Doğu cephesinde Japonya hamlesi

Japonya: Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya’da, Merkez Bankasının (BOJ) önemli bir göstergesi olan çekirdek enflasyon Eylül ayında %1 seviyesinde gerçekleşti. BOJ Nisan 2013’te başlattığı parasal genişleme programının enflasyonu hedeflenen %2 seviyesine çıkarmakta yetersiz kalması üzerine geçtiğimiz hafta ek parasal genişleme programı açıkladı. Bu program uyarınca yıllık  tahvil alımlarının 50 trilyon yenden 80 trilyon yene (yaklaşık 730 milyar dolar) kadar çıkarılabilmesi ve enflasyon %2’ye ulaşana kadar devam etmesi bekleniyor. ABD Hazinesi tarafından Ekim’de yayınlanan raporda, BOJ’un parasal genişleme programının etkisiyle Ekim 2012- Ağustos 2014 arası dönemde reel ticaret ağırlıklı endekse göre yenin dolara karşı %23 değer kaybettiği belirtiliyor.

Çin: Eylül ayı tüketici enflasyonu emtia ve gıda fiyatlarındaki gerileme ile iç talepteki zayıflama sonucu  %2’den %1,6’ya gerileyerek son 5 yılın en düşük düzeyine geldi. Enflasyonun hükümetin %3,5 hedefinden iyice uzaklaşması ekonomik zayıflama olarak değerlendiriliyor. Ülkede büyüme oranının da  yılın 3. çeyreğinde  %7,3 ile son 5 yılın en düşük düzeyine gerilemesi faiz indirimi ve parasal genişleme politikalarına ilişkin beklentileri  arttırıyor. ABD Hazinesi verilerine göre yuan dolara karşı 2013 yılı boyunca %2,9 değer kazandıktan sonra 2014’te %1,4 değer kaybetti. Bu değer kaybına rağmen ekonomik göstergelerdeki bozulma Çin’in mali teşvik ve parasal genişleme politikalarına ihtiyacını ortaya koyuyor.

Machiavelli’nin savaşı komşu ülkede yapmanız gerektiği aksi takdirde kendi ülkenizde savaşmak zorunda kalacağınız yönündeki tavsiyesi, günümüzde ülkelerindeki deflasyon ve ekonomik durgunluğu başka ülkelere ihraç etmeye çalışan gelişen ülkelerce de uygulanıyor. Deflasyonu ve durgunluğu bir ülkeden başka bir ülkeye ihraç etmeye çalışmanın küresel ekonomik büyümeye vereceği zarar ise ulusal çıkarlar karşısında göz ardı ediliyor.  Kur savaşlarında ateşkes yine G-20 zirvelerinde sağlanacağa benziyor.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster