Dursun Akbulut [email protected] Dursun Akbulut

Kur riski, firma bilançoları ve kurumlar vergisi

30 Aralık 2013, 11:07 ---

Bilindiği üzere banka dışı özel sektörün Merkez Bankası verilerine göre döviz pozisyonu Eylül sonu itibari ile 164 milyar dolar açık vermektedir. Diğer bir değişle Eylül 2013 sonu itibari ile finansal kesim dışındaki şirketlerin buna faktoring, leasing ve tüketici finansman şirketleri de dahildir, döviz borçları döviz varlıklarından 164 milyar usd daha fazladır. Yine bu kesimin kısa vadeli döviz pozisyonu ise 15 milyar usd açık vermektedir.  Diğer bir değişle bu açığın 149 milyar usd’ ı uzun vadeli yükümlülüklerden 15 milyar usd’ı  ise kısa vadeli yükümlülüklerden kaynaklanmaktadır.
 Uzun vadeli yükümlülükler ağırlıklı olarak özel sektörün yapmış olduğu sabit kıymet yatırımları için kullanmış oldukları kredilerden kısa vadeli yükümlülükler ise stok finansmanında kullanılan kredilerden ve uzun vadeli kredilerin bir yıl içerisinde ödenecek olan anapara ödemelerinden oluşmaktadır.  Türk sanayisi ara ve mamul hammadde ihtiyacının önemli bir bölümünü ithalat yolu ile temin etmekte, ithalatın finansmanını da vadeli olarak döviz cinsinden borçlanma ile karşılamaktadır.
Yılın son günlerinde TL sının  %7 ye varan (13 kuruş)   değer kaybı, kurun bu mertebede yılı kapatması ve pozisyonunda Eylül sonundaki değere yakın olması halinde bilançolar da yılsonu itibari 21 milyar TL sına eşit miktarda kur farkı zararı yaratacaktır. Diğer bir değişle kurumlar vergisi matrahında bu tutarda bir azalma meydana gelecektir. Gider kısıtlamasının olması halinde ise matrahtaki bu azalış 19 milyar TL’sı civarında olacaktır. Peki bu zarar gerçekten gerçekleşmiş olacak mıdır?
 Bu zarar bilançodaki varlık ve yükümlülüklerin değerlenmesinden kaynaklanmakta olup günlük değere sahiptir. Bu yükümlülüklerin hepsinin yılsonunda,  diğer bir değişle açık tutar olan 164 milyar usd’nin tamamının 31.12.2013’de ödenmesi halinde bu zarar gerçekten gerçekleşmiş olacaktır. Böyle bir ödemede olmayacağına göre bu zarar kaydı bir zarardır ve firmanın nakit akışını fazla etkilememektedir. Bu etkilenme günlük olarak vadesi gelen her yükümlülüğün ödenmesi durumun da gerçekleşmektedir. Örneğin 1 Ocak tarihinde usd kurunun 13 kuruş geri gelmesi halinde bu zarar bilançolardan bir günde silinmiş olacaktır ve firmaların nakit akışı yılsonundaki kura göre hiç bir şekilde etkilenmeyecektir (gün içindeki oynamalar hariç olmak üzere). Diğer  taraftan  şirketler  oluşan bu zarar nedeniyle 2013 yılı için 2014 yılında daha az kurumlar vergisi ödeyeceklerdir. Bu da şirketlerin 2014 yılındaki nakit akışını olumlu yönde etkileyecektir.
 Peki, kurun bu seviyelerde kalması veya yukarıya doğru kademeli olarak artması halinde şirketler nasıl etkilenecektir. Yine uzun vadeli yükümlülüklerden kaynaklanan 149 milyar usd tutarındaki açık pozisyon kaydı zarar yaratmaya devam edecek ancak 15 milyar usd tutarındaki açık pozisyon ise gerçekten zarar yaratmaya başlayacaktır. Burada da öncelikle kısa vadeli yükümlülüklerin önemli bir bölümü stok finansmanında kullanıldığı için şirketler artan stok maliyeti nedeniyle satış fiyatlarını artıracak ve kur farkından oluşan zararı Brüt Satış Karından karşılamaya çalışacaklardır. Ancak sabit kıymet finansmanında kullanılan uzun vadeli kredilerin vadesi gelen anapara ve faiz ödemeleri ile alacak finansmanında kullanılan kısa vadeli krediler gerçekten zarar olarak geriye dönülmez halde gerçekleşmiş olacaktır. Esas risk de buradadır.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster