Ayça Karaca [email protected] Ayça Karaca

İşte dünyaya açılan yeni kapı

04 Ağustos 2014, 07:24 ---

Ayça Karaca adı, Finans Gündem ve Borsa Gündem okurları için yabancı değil. Yabancı değil diyoruz çünkü, son bir ay içinde ekonomi haber portallarının lider iki sitesinde çok özel yazılarıyla yer aldı. Analizleri büyük bir ilgiyle karşılandı. “Ateş çemberinin ortasındaki Türkiye”, sınırlarımızdaki barut ve kan kokusunun ülkemize çıkardığı ağır faturanın büyük bir resmiydi. Gözler önündeki bu manzaraya farklı bir bakış attı.
Avrupa Merkez Bankası’nın açıkladığı parasal genişlemeye yönelik kaleme aldığı yazıda kimsenin alt alta, yan yana getiremediği sorunlar yumağını ustaca gündeme taşıdı. Nitekim krizi 4 kritik soruyla ‘paket’ledi, 4 kritik yanıtla da kafalardaki karışıklığı ortadan kaldırdı. Euro Bölgesi’ndeki kangrene neşter vurulmuştu.
Küresel finansal sistemin kalesi, istikrar sağlayıcısı ABD’den peş peşe gelen olumlu ekonomik veriler nasıl okunacaktı? Bu krizden çıkışın güçlü verileri, kıta Avrupa’sına, birliğin uzatmalı üye adayına hangi mesajları taşıyordu? Yıldız Savaşları’nın kahramanları, gücün, adaletin, huzurun ‘ışın kılıcı’ Jedi Şövalyelerini ABD mi temsil ediyordu bu dünyada? Olaya hassas bir açıdan yaklaşan yazar, espriyi ciddiyetle kaynaştırınca okunması leziz, kolay, beyinlerde sindirimi rahat bir menü koydu masamıza. Yanıtı çok net, içeriği renkli yazı-yorum, başlı başına bir ‘kara şövalye’den bir ‘Jedi’ yaratmaktı ki, hakkını vermek gerek çok başarılı, çok doyurucuydu. Nitekim okur da alkışladı.
İşte tüm bu çarpıcı tablonun ressamı Ayça Karaca... Hazine Müsteşarlığı, donanımının başlangıç noktası. Akbank, tecrübenin katlandığı adres. Columbia Üniversitesi’nden alınan master diploması, akademik gözün olgunlaştığı mekan. Üç ateşin kor alevlerinde pişen Ayça Karaca halen Mülkiye İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri. Araştırmacı ruhunu hep zinde tutan, krizlerin peşinden gitmek yerine içine girmeyi seçen, analitik ve pratik bir zekanın ürünü tahlillerle olaylara ‘global’ bir ‘bakış’ atan Ayça Karaca, artık konuk  yazarlığı bıraktı, Finansgundem.com’a taşındı. Gündem Medya Grubu’na çetin bir kalem daha katılırken, hepimiz ve hepiniz adına kendisine ‘Hoşgeldin’ diyoruz. Sizi, kendisinin de büyük bir gurur duyduğunu her fırsatta ifade ettiği ‘köşe’siyle baş başa bırakıyoruz. İşte Ayça Karaca, işte ilk ‘Global Bakış’ı…
**
RUSYA KRİZİ TÜRKİYE İÇİN FIRSAT MI?
Değerli Okuyucular 
Bundan böyle bu köşede yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Uluslararası ve ulusal ekonomik gündemin yoğun temposu içerisinde gözden kaçan ama hep görülmeyi ve değerlendirilmeyi bekleyen o büyük resme bakıp analizlerimi  paylaşmaya çalışacağım.  Bu süreçte görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmanızın benim için çok kıymetli olacağını da  ifade etmek isterim. Saygılarımla…
Bulunduğumuz bölgede jeopolitik risklerin yarattığı çember etkisini giderek arttırıyor. Ortadoğu’da gerilimin Irak’taki çatışmalar ve İsrail’in Gazze saldırılarıyla artmasının ardından Ukrayna’da da tansiyon geçtiğimiz ay Malezya uçağının 298 yolcusuyla Rus ayrılıkçılar tarafından düşürüldüğü iddialarıyla giderek tırmandı. Bu durum daha önce  Ukrayna’daki ayrılıkçılara yardım ettiği için Rusya’ya yönelik kişiler ve şirketler düzeyinde sınırlı yaptırımları uygulamaya koyan ABD ve AB’nin daha büyük ölçekli yaptırım kararlarını almasına yol açtı.
Rusya ile olan yoğun ticari ilişkileri ve enerji alanındaki bağımlılığı nedeniyle daha önce sert ekonomik önlemler uygulamaktan kaçınan AB, yaptırımlar doğrultusunda ülkenin beş büyük bankasının AB içerisinde sermaye piyasalarından fon sağlamasını ve hisse ile tahvil satışı yapmasını yasakladı. Bu beş bankanın arasında Rusya'nın sırasıyla en büyük iki bankası Sberbank ve VTB Bank ile Rusya Ziraat Bankası (Rosselkhozbank) da  bulunuyor.   
AB’nin yanısıra ABD’de Rusya’nın en büyük üç devlet bankası ile finansal işlemleri yasaklarken bu bankaların ABD sermaye piyasalarına erişimini de kısıtladı. Ayrıca yeni yaptırımlar uyarınca AB üyesi ülkelerin gelecekte Rusya'ya silah satışına ambargo gelirken petrol sondaj ve aramalarında kullanılan yüksek teknolojili ekipmanların ihracatı da engellendi. Rusya Devlet Başkanı Putin’in yakınında bulunan ve mal varlıkları dondurulan kişilerin sayısı da arttırıldı. Rusya'ya ihracatı teşvik eden krediler ve ekonomik gelişim için sağlanan finansman da ABD ve AB tarafından askıya alındı. Yaptırımlar 1 yıl süreyle geçerli olacak.
Rusya’ya yönelik bu yaptırımların halen ekonomik durgunluk içerisinde bulunan ülkede mali çöküntüyü derinleştirmesi bekleniyor. Yaptırımların hedefindeki kamu bankalarının gelirlerindeki azalışlar ve yaptırımların olası ekonomik etkileri Putin tarafından bu hafta açıklanan yeni satış vergileriyle telafi edilmeye çalışılıyor. Ancak bu yeni vergilerin halen %8 düzeyindeki yüksek enflasyon ve geçtiğimiz ay ambargo korkusuyla  %8’e çıkarılan faiz oranlarıyla birlikte resesyon pençesindeki Rus ekonomisine daha da daraltıcı bir etkide bulunması bekleniyor. 
Yaptırımların ardından BNP Paribas geçtiğimiz yıl %1,3 büyüyen Rus ekonomisinin bu yıl  %2 önümüzdeki yıl ise %3 daralacağını öngördü. IMF ise büyüme tahminini %1,3’ten  %0,2’ye düşürdü. Hedef alınan Rusya’nın en büyük devlet bankalarının ABD ve Avrupa piyasalarından finansman bulmasının engellenmesinin uzun dönemli etkilerinin oldukça sert olması öngörülüyor. Yaptırımlarla Rusya’nın bankacılık sektörü varlıklarının yaklaşık %30’una kısıtlama getirildiği tahmin ediliyor.
Ukrayna ile yaşanan gerginlik ve daha önceden kısıtlı da olsa uygulanmaya başlanan yaptırımlar etkisini yatırımcı güveninde de yılın başından beri gösteriyor. Sadece bu yılın ilk altı ayında Rusya’dan çıkan yabancı sermaye miktarı 75 milyar dolar ile 2013 yılında yaşanan toplam 63 milyar dolar civarındaki sermaye çıkışını aştı. ABD kaynakları Rusya’da yeni yaptırımların yılın kalan bölümünde 100 milyar dolara yakın sermaye çıkışına yol açmasını bekliyor.  
Ancak 472 milyar doları döviz olmak üzere yaklaşık 1,5 trilyon dolara yaklaşan döviz ve varlık rezervi ile Rusya Merkez Bankası dünyanın en geniş beşinci rezervine sahip bulunuyor. Aberdeen Fon Yönetimi analistlerine göre bu miktar ambargoya uğrayan bankaların gelecek yıl 7-8 milyar dolar civarında olması beklenen refinansman ihtiyaçlarını çok rahat bir şekilde karşılayabilir. Morgan Stanley analistleri bu rezervlerin Rusya’nın tüm vadesi gelen dış borcunu 3 kere ve tüm ithalatını da 17 ay süresince karşılayacak büyüklükte olduğunu belirtiyor. Reuters analistlerinin hesaplamalarına göre ise büyük Rus bankalarının bu sene finanse etmeleri gereken borç miktarı 50 milyar dolar iken Rus şirketlerinin ise 100 milyar dolara yakın finansman ihtiyacı bulunuyor. 
Rusya’nın göz kamaştırıcı mevcut rezervleri şimdilik yatırımcılara güven verse de Mart ayında Kırım’ın Rusya tarafından ilhakıyla başlayan ve dozu giderek artan yaptırımların uyuyan ejderhayı uyandırmasından ve yatırımcı paniğine yol açmasından korkuluyor. En son 2008-2009 krizinde 6 ay içinde yaklaşık 200 milyar dolar rezerv kaybedilmesi Rusların belleklerinde yatırımcı psikolojisindeki hızlı bozulmanın yarattığı sonuçlara acı bir örnek olarak hala tazeliğini koruyor. 
Hem Rusya’nın hem de AB ve ABD’nin Ukrayna krizindeki tutumlarında yumuşamaya gitmemeleri nedeniyle yaptırımların dozunun önümüzdeki aylarda sertleşmesi bekleniyor. Halen kapsam dışı bırakılan enerji ithalatının da İran’a uygulanan petrol ambargosunun başarısı nedeniyle yaptırımlar kapsamına alınması ABD ve AB tarafından değerlendiriliyor. 
Ancak AB’nin doğal gaz ithalatının  %30’unun ve petrol ithalatının yaklaşık %35’ini temin ettiği Rusya’ya enerji alanında büyük bir bağımlılığı bulunuyor. Doğalgaz boru hatlarının büyük bir bölümü Ukrayna’dan geçiyor. Avrupa’nın Rusya’dan aldığı doğal gazın yüzde 80’i Ukrayna toprakları üzerinden bu pazara sunuluyor. Bu da AB’nin doğal gaz tüketiminin yaklaşık %20’sine karşılık geliyor. Rusya açısından da bakıldığında en büyük pazarı olan Avrupa’ya doğal gazının büyük kısmını bu ülke üzerinden göndermesi kendisi açısından son derece risk teşkil ediyor. Dolayısıyla Ukrayna ile Rusya arasındaki sorunun sürmesi Avrupa için doğal gazda bir arz güvenliği sorunu oluşurken Rusya için de bir talep güvenliği problemi yaratıyor. AB bu nedenle ekonomik zarara uğrama pahasına arz güvenliğini sağlama amacıyla Rusya’yı caydırıcı yaptırımları devreye sokuyor.

Kriz fırsat doğurur mu?

Rusya’nın Ukrayna krizinde bir türlü geri adım atmaması ve yaptırımların dozunun giderek sertleşmesi ile Türkiye Rusya’dan kaçan yabancı sermaye için bölgede alternatif bir güvenli liman oluşturmaya başladı. Bu durum kısa vadede yabancı sermaye akımlarına hız kazandırma açısından olumlu görülürken Türkiye için de krizden fırsat doğduğu yorumları yapılmaktadır. Ancak ABD’den peş peşe gelen olumlu büyüme ve istihdam verileri FED’in faiz artırımını 2015’in ilk çeyreğinde gerçekleştirme olasılığını güçlendirmektedir. Bu durum diğer gelişen ülke Merkez Bankalarını da faiz arttırmaları için teşvik edecektir. Böylece,  global kriz süresince gelişmiş ülkelerdeki düşük faizlerden gelişen ülkelerdeki nispeten yüksek faiz oranlarına doğru yönelen yabancı sermayenin evine geri dönüş yolculuğu umulandan erken başlayabilir. Nitekim Türkiye kısa vadede Rusya’dan kaçan fonlar ile yalancı bir bahar yaşasa da bu bahar FED’in faiz artırımı kararıyla yerini er ya da geç gerçekliğin sert kışına bırakacaktır.
Bunun yanısıra jeopolitik gerginlik AB’den sonra en büyük ikinci ticaret ortağımız olan Rusya ile  ticaret hacmini de olumsuz etkiliyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2013 yılında yaklaşık 33 milyar dolar olarak gerçekleşirken bu yılın ilk 6 ayında ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık %13 azaldığı gözlemleniyor. Rusya yaptırımlara karşılık olarak Yunanistan ve Polonya’dan yaş sebze ve meyve ithalatını durdururken ABD’den kümes hayvanı ithalatını da askıya aldığını açıkladı. Bu gelişme doğrultusunda Türkiye’nin Rusya’ya halen 900 milyon dolar civarında olan yaş sebze ve meyve ihracatının %40 artışla 1.3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ancak Suriye ve Irak ile olan ihracatımızın da bölgedeki gerginlik nedeniyle %40 daralması nedeniyle meyve sebze ihracatındaki olası artışın öncelikle bu kayıpları telafi etmesi beklenebilir. 
Rusya Türkiye’nin ithalatında ise ilk sırada yer alıyor. Türkiye tükettiği doğalgazın yaklaşık %38’ini bu ülkeden ithal ediyor. Doğalgazda ve petrolde ithalata bağımlılık oranı %90’ın üzerinde olan Türkiye için petrol fiyatlarındaki artış ithalat faturasını ve dolayısıyla cari açığı artırır. Halen Irak’ta IŞİD’in merkezi hükümetle çatışması petrol fiyatları için yukarı yönlü bir risk oluştururken buna bir de Ukrayna’da artan gerilimin eklenmesi Türkiye için petrolde ciddi bir ekonomik fatura doğurabilir. 
Bütün bu etkenler göz önüne alındığında, tarihsel süreç içerisinde konumu rekabetten stratejik ortağa evrilen Rusya’nın içinde bulunduğu kriz kısa vadede Türkiye’ye yabancı sermaye akışı ve ihracat hacmindeki artış yoluyla fırsat yaratıyor gibi görünse de uzun vadede istikrarlı, komşularıyla sorunsuz ve ekonomik açıdan güçlü bir Rusya Türkiye’nin lehinedir. 

[email protected]
 

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster