Ayça Karaca [email protected] Ayça Karaca

Gelişen ülkelerde yavaşlayan büyüme geçici mi?

23 Ekim 2015, 13:14 ---

ABD Kongresi uzmanı  James Jackson tarafından hazırlanan 7 Ekim tarihli  yayınlanmamış ve  gizli raporda  gelişen ülkelerin büyüme görünümü analiz edilerek yavaşlamanın geçici olup olmadığı hakkında bir değerlendirmeye varılmaya çalışılıyor. Söz konusu  raporda gelişen ülkelerden yoğun sermaye çıkışı ve yatırım azalışı deneyimlendiği, Brezilya ve Rusya tahvillerinin notunun indirildiği hatırlatılarak Güney Afrika’nın, Türkiye’nin  ve diğer gelişen ülkelerin potansiyel olarak benzer kaderle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuluyor.

Gelişen ülkelerin gerileyen küresel  ticaret, değer  kaybeden para birimleri, sert bir şekilde düşen emtia fiyatları, dalgalı hisse senedi piyasaları ve ciddi ekonomik reformlar nedeniyle kırılganlıkları giderek artıyor. Buna ek olarak ABD para politikasında beklenen değişiklikler ve ABD’nin ekonomik performansı, para politikası ile diğer gelişmiş ülkelerin politikaları arasındaki farklar gelişen ülkeler için belirsizlik yaratıyor.

Bazı gelişen ülkeler  için ekonomik gelişmedeki yavaşlama büyük olasılıkla geçici ve  döngüsel dalgalanmaları yansıtıyor fakat diğerleri için daha yavaş büyümeye doğru yapısal bir dönüşümü temsil ediyor olabilir. Ekonomilerin birbiriyle ticaret ve finansal piyasalar yoluyla bağı göz önüne alındığında gelişen ülkelerdeki ekonomik yavaşlamanın ABD ve küresel ekonomi için önemli etkileri olması bekleniyor.  Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından gerçekleştirilen ekonomik tahminler Asya’daki –Hindistan hariç- ve Latin Amerika’daki gelişen ülkelerde 2015’in ikinci yarısında yavaşlamaya, 2016’da ise ılımlı bir toparlanmaya işaret ediyor. OECD gelişmiş ülkelerin küresel ticarette düşmeye ve dalgalı finansal piyasalara karşın  yavaş bir şekilde geliştiğini kaydediyor. Ancak Ağustos ayında bu tahminler yapıldığından beri ekonomik koşullar bir çok gelişen ülke ekonomisi için daha da kötüleşti. Bazı tahminler küresel resesyon riskinin daha da artmakta olduğuna işaret ediyor.    

Son gelişmeler

Ağustos 2015’te ekonomik göstergeler Çin ekonomisinin zayıfladığına işaret ediyordu ve Çin’in kendi para birimini devalüe etme kararı diğer konularla da birleşince hisse senedi piyasalarında bir satış dalgasını körükledi. Ayrıca gelişen ülke para birimlerinde de yeni bir değer kaybı dalgasına yol açtı. Bir çok gelişmiş ülke hisse senedi piyasası stabil bir halde kalmayı başardı ancak gelişen ülkelerdeki hisse senedi, döviz ve emtia piyasaları bozulan ekonomik koşullara ilişkin endişelerin devam etmesi nedeniyle dalgalanmaya devam etti. Bir çok gelişen ülke ekonomisi yoğun sermaye çıkışları ve yabancı yatırımlarda düşme yaşıyor. Kredi derecelendirme kuruluşları Brezilya ve Rusya’nın ülke tahvillerini çöp (junk) tahvil statüsüne indirdi. Güney Afrika, Türkiye ve diğer gelişen ülkeler potansiyel olarak benzer kaderle karşı karşıya kalabilir. Ayrıca Çin para birimi üzerinde sürekli baskı devam ediyor ve ekonomisinin gücüne ve ekonomik reformları uygulamaya ilişkin bağlılığına dair  belirsizlik de sürüyor. Çin’in ekonomik yavaşlaması diğer olumsuz ekonomik koşullarla birleşince gelişen ülke ekonomilerinin daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmasını engelleyen ve filizlenmeye başlayan gelişmiş ülke büyümesine de hız kaybettiren bir unsur olarak öne çıkıyor.

Emtia piyasaları

Geçtiğimiz yıl  petrol, metaller ve diğer ham maddelerin fiyatları sert bir şekilde değer kaybetti. Bu durum emtia ithalatçılarına ve tüketicilere fayda sağlarken Çin ve diğer gelişen ülkelerden talep beklentilerin üzerinde düştü ve piyasada arz fazlası yarattı. Emtia ihracatındaki patlama ve artan fiyatlar 2002-2013 arası gelişen ülkelerde ekonomik gelişmeyi ateşledi, Asya Latin Amerika ve Afrika’da üretim artan talebi karşılamak için hızlandırıldı.   2014 ortasından 2015 ortasına kadar olan dönemde petrol fiyatları yarıya düşerek ithalatçı ülkelere fayda sağladı ancak petrol üreten ülkelerin gelirlerinin düşmesine neden oldu. Bu gelişmeler enerji alanındaki yatırımları, üretimi ve istihdamı olumsuz etkiledi. Düşen petrol ve emtia fiyatları gelişen ülkelerin başlıca ticaret partnerlerine yayılma etkisine dair endişeleri arttırdı.  

Döviz piyasaları

2014 ortasından beri dolar geniş bir para birimi sepetine karşı değer kazandı. Bu artış emtia fiyatlarındaki düşmenin ve büyüme oranları ile para politikaları arasındaki farklılıkların bir kombinasyonu olarak ortaya çıktı. Doların sürekli değer kazanması ABD’li ihracatçıları ürünlerinin uluslararası rekabet pozisyonuna ilişkin olarak endişeye düşürdü ve bazı yerel üreticiler daha ucuz ithal ürünlerin rekabetiyle karşı karşıya kaldılar. Tarımsal ürünler, petrol ve diğer emtialar uluslararası piyasalarda dolar cinsinden fiyatlandığı için doların döviz kurundaki artış, ABD tarım ve diğer ihraç ürünlerinin fiyat rekabet edebilirliğini azalttı. Ancak diğer yerel para cinslerindeki yerel üreticilerin gelirini arttırdı ve dış üretimi tetikledi. Bazı ekonomistler para birimlerinin değer kaybetmesinin ihracat satışlarını arttırmanın  bir yolu olma potansiyelini kaybettiğini savunuyor. Buna neden olarak  ithal malların ihraç edilecek nihai ürünlerin üretiminde ara mal olarak kullanılmasını gösteriyor. Diğer analistler ise GSMH büyüme oranları, emtia fiyatları ve ülkeye özel spesifik faktörler gibi temel ekonomik faktörlerin döviz kuru ve ticareti arttırmakta itici bir rol oynadığını belirtiyor.

Gelişen ülke para birimlerinin değer kaybetmesi küresel ticarette aşağı yönlü bir baskı yaratılmasına neden oluyor. Para birimlerinin değer kaybetmesi gelişen ülkelerin ihracatlarını arttırmadı ancak ithalat fiyatlarını arttırdı. Bu da ithalata olan toplam talebi düşürdü, ihracatçı ülkelerin gelirini azalttı. Bu gelişme de  ihracatçı ülkelerin toplam talebini düşürdü ve de ticaretteki aşağı yönlü döngüyü daha da güçlendirdi. Bir çok gelişen ülke hükümeti mali yönde bütçelerini güçlendirdi ve döviz kurunun artışı riskine olan kırılganlığını azalttı ancak yabancı şirketler kendi para birimleri güçlüyken ağırlıklı olarak  dolar cinsinden borçlandıkları için döviz kurunun artışından kaynaklanan risklere çok daha fazla açık durumdalar.

ABD’ye olan etkisi  

ABD küresel ekonomik rolü çerçevesinde global ekonomide olan gelişmelerden etkilenmekte ve aynı zamanda bu gelişmeleri etkilemektedir. Örneğin, Fed küresel ekonomi hakkındaki endişeleri dile getirerek 17 Eylül 2015 tarihli toplantıda faiz oranlarını arttırmamayı seçti. Zayıf ham madde ve petrol  fiyatları ABD ekonomisindeki enflasyonist baskıları büyük olasılıkla azaltacak ancak doların sürekli olarak değer kazanması, zayıflayan global talep ve daha da düşen emtia fiyatları ABD’nin gelişen ülkelere olan ihracatını olumsuz etkiliyor. Gelişen ülkelerdeki süren zayıflık da doların daha fazla değer kazanmasına neden olabilir. Kongre’nin doların yabancı paralara karşı olan değerine ve ticarete ve ekonomiye  olan etkisine  karşı uzun zamandır var olan bir ilgisi bulunuyor. Kongre üyeleri ayrıca belirli Asya Pasifik ve Avrupa ülkeleri ile potansiyel ticaret serbestliği anlaşmaları yapma fikrini değerlendirebilir. Ayrıca gelişen ülkelerde ticari engelleri kaldırarak ve etkinliği arttırarak potansiyel olarak küresel ekonomik gelişmeyi sağlayacak ekonomik reformları teşvik edebilir. 

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster