Volkan Karsan [email protected]

Fikrisabit

Toplumda ters giden ne varsa altında insana dayalı bir aksilik aramak gerekir.

Bu mantıkla ilk tanışmam, aslında bilgisayarla tanışmamla yaşıt. Yani 1990’lı yılların başı… O dönemde Almanya’daki küçük büromuzdan içeri giren yine küçücük Macintosh’un dünyamızı çok değiştireceğini pek tahmin etmemiştim… Önceleri yalnız baskıya erken girme konusunda hayatımızı kolaylaştıracak olması en önemli unsurdu. Ama kısa sürede öyle sorunlar çıkardı ki bu küçücük alet, benim içimdeki derin muhafazakarın da su yüzüne çıkmasını sağladı. Hemen hemen her gün şirketten servis geliyor ve bir şeyleri düzeltiyordu. Her seferinde de itirazım hazırdı:

“Alın bunu, biz eski düzende çalışalım.”

Onların ise çok net bir savunması vardı:

“Bu aygıtları tüm dünya başarı ve beğeni ile kullanıyor. Siz sürekli kullanıcı hatası nedeniyle sorun yaşıyorsunuz.”

Gerçekten de kullanıcı hataları azaldıkça aletin bizim teknik çalışmalarımıza katkısı arttı, servis elemanlarını da oldukça seyrek görür olduk.

Yani mükemmele yakın donanımı olan bu aletler ve sonra da torunları kurallar çiğnenmedikçe, eksik ya da yanlış işlem yapmadıkça sizin sadece hayatınızı kolaylaştırıyordu…

Başa dönersek hayatın taa içinde ekonomide, sanayide, hatta trafikte insan hatasız olsa tüm kurallara harfiyen uysa sıkıntı ve kayıp yok denecek kadar azalabilir…

Laf nereye gelecek bakalım…

Tabii ki takıntılı konularım trafik ve çevreye…

Bugünlerde kağıt, plastik, teneke gibi çöpleri toplayanların çevre için yararlı mı zararlı olduğunu tartışıyorum kendi içimde… Bir bakıma vatandaşın eksik yaptığı ya da hiç yapmadığı ayrıştırma işinde bir oluşum çöp dağlarının hacmini düşürüyor, binlerce insanın ekmek yemesini sağlıyorlar… Diğer tarafta onlar yüzünden bir tek ağzı kapalı çöp konteyneri bulmak mümkün değil yani çöpler gün boyu ortada. Daha kesif bir koku yaydıkları gibi rüzgarın azizliği ile dört bir yana saçılabiliyorlar… Böylece onların beğenmedikleri boyutlardaki kağıt ve plastikler etrafta uçuşup duruyor…

* * *

Dönelim trafikteki önemli insan unsuruna, yayalar… Hep araç kullananlar için trafik kurallarına uymuyor deriz… Ama ya yayalar… Onlar tüm kurallara harfiyen uysalar acaba doğal bir trafik denetçisi durumuna dönüşmezler mi? Örneğin karşıdan karşıya geçmek için sadece trafik ışıklarını, yaya geçitlerini ve bunların olmadığı yerde kullanmak için izinli oldukları köşe başlarını kullansalar. En dar yerde bile kadırımları terk etmeseler… Belki şoförler de hiç uymadıkları yaya geçidinde durma kuralı konusunda daha büyük bir uyarı ile karşı karşıya kalmazlar mı?

Hele yolcu alırken trafik akışını etkileyen taksi, dolmuş ve minibüsler, kendilerini durak ya da uygun cepler dışında bekleyen yolcu olduğunu görmezlerse daha olumlu etkilenmezler mi? Yani bir araca binmek için yaya da uygun yeri seçse trafik akışına olumlu katkısı olmaz mı?

* * *

Sorular sorular, cevabı zor bulunan sorular arasında dolaşırken aklıma yine uçuk bir öneri geldi. Bakalım siz ne diyeceksiniz?

Çevre ve Özgürlük Partisi (ÇÖP) diye bir parti kurulmalı…Bugüne kadar nasılsa egemen ekonomik düzene karşı çıkanların oyu hep çöpe gitti… Bu partinin sloganı kolay tutar:

Oyunuzu bir kez daha ÇÖP’e atın!

Ayrıca bu partinin çöpün dünyamıza zararı veya sıfır atığa yönelik çaba gösterilirse faydası konusunda da oldukça başarılı sloganlar bulması mümkün:

ÇÖP’ünüze dikkatli bakın belki geleceğinizi de oraya atmışsınızdır…

Umutlar ÇÖP’e gitti demeyin belki doğru adrestir…

Dipnot: UNUTMAYIN… Bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık.

BUGÜN ÇEVRE İÇİN NE YAPTINIZ?