Ayça Karaca [email protected] Ayça Karaca

Çin yeni Süper Güç olmaya hazır mı?

26 Kasım 2014, 10:31 ---

Uluslararası sistem içerisinde 1872’de İngiltere’den devraldığı süper güç unvanını 142 yıldır sürdüren ABD’nin küresel ekonominin liderliği rolünü Çin’e  devrettiği Uluslararası Para Fonu (IMF)  tarafından geçtiğimiz ay ilk kez açıklandı.  IMF, 2014 sonunda satın alma gücü paritesine göre (PPP) Çin’in ekonomik büyüklüğünün 17,6 trilyon dolara ulaşarak ABD’nin 17,4 trilyon büyüklüğündeki ekonomisini geride bırakacağını öngörüyor.

Uluslararası ekonomik sistemde  “büyük güç” olarak kabul edilen Çin’in bu statüye ulaşabilme potansiyeli en yüksek devlet olduğu uzun bir süredir  geniş kabul görüyordu. Ancak, ekonomik büyüklük süper güç olmak açısından önemli bir kriter olsa da ekonomik yapının gelişmişliği ve ne derece çok yönlü olduğu da bu statü açısından belirleyici oluyor. Ayrıca, Çin’in mevcut ekonomik problemleri de süper güç  statüsünü tartışmalı hale getiriyor.

“Steve Jobs değil, iphone üretiyoruz”

Harvard Üniversitesi Profesörü Joseph Nye Project Syndicate’te yayınlanan makalesinde Çin’in süper güç statüsünü sorgularken, ekonomik büyüklüğünün önemini,  cazip bir pazar ve birçok ülkenin en önemli ticaret partneri olduğunu kabul ediyor. Ancak, Çin ABD’yi ekonomik büyüklük açısından geçmiş olsa da ekonomilerin yapılarının ve çok yönlülüğünün farklı seviyelerde olduğuna da dikkat çekiyor. Refah seviyesi göz önüne alındığında, Çin’in kişi başına düşen gelirinin (12.900 dolar)  ABD’de kişi başına düşen gelirin (54.700 dolar) sadece %25’ine karşılık geldiğini ve bu düzeyi yakalamasının da on yıllar alacağını vurguluyor.

Ticari açıdan ise, Çin 2009 yılında dünyanın en büyük ihracatçısı olarak Almanya’nın yerini alsa da, Nye’a göre bu durum daha çok düşük katma değerli ürünler ihraç etmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, uluslararası en önemli 25 markanın 17’si ABD kökenliyken; Çin, Almanya ve ABD gibi önemli ticaret güçlerinin aksine güçlü uluslararası markaları  üretme  sıkıntısı çekiyor.

Çin’in ekonomik gelişmişlik düzeyinin geride olması finansal piyasalarını da etkiliyor. Nye, Çin piyasalarının ABD piyasalarının sadece 1/8’i büyüklüğünde olduğunu ve yabancıların çok sınırlı bir miktarda Çin tahvili alımına izin verildiğini belirtiyor. Çin finansal gücünü kendi ulusal parasının kullanımını teşvik ederek arttırmaya çalışsa da, renminbi cinsinden ticaret toplam dünya ticaret hacminin sadece %9’unu oluştururken, dolar cinsinden ticaret ise %81 gibi büyük bir oranda gerçekleşiyor.

Çin ile ABD ekonomisi arasındaki gelişmişlik farklılığı teknolojik inovasyon alanında da görülüyor. Bazı önemli başarılara karşın,  Çin’in kendi teknolojik gelişmesi için ulusal inovasyondan çok yabancı ürünlerin taklidine yöneldiğine dikkat çekiliyor. Çin daha fazla patent üretmeye başlamasına rağmen bunların çok azı çığır açan buluşlara ait oluyor. Nye, Çinlilerin “Steve Jobs değil, iphone üretiyoruz ” sözlerini aktarırken de gerçek anlamda yaratıcı beyinlere olan ihtiyaçlarını dile getiriyor.

Ejderha yavaşlıyor

Çin’in ekonomik gelişmişlik düzeyine ilişkin yapısal sorunların yanı sıra, küresel kriz döneminde bile hızla büyümeye devam eden ülke ekonomisi de yavaşlama sinyalleri veriyor. Çin’de ekonomik büyüme yılın 3. çeyreğinde %7,3’e geriledi, yıl sonu için resmi hedef %7,5 olarak belirlenmesine rağmen, büyümenin  küresel krizin başlangıcından  beri görülmeyen  %7 eşiğinin de altına  düşeceği endişesi artıyor. Nitekim, OECD’de Çin’in büyüme tahminini bu yıl için %7,3’e çekerken, büyümenin  2015’te %7,1’e ve 2016’da ise  %6,9’a ineceğini öngörüyor. 

Üretici fiyatları nerdeyse aralıksız 3 yıldır gerilerken bu durum imalatçılar üzerinde de baskı yaratıyor, aynı zamanda enflasyon da %1,6 ile oldukça zayıf seyrediyor. Bu konjonktürde, bugüne kadar daha ılımlı politika önlemleri alarak büyümeyi destekleme yolunu seçen Çin Merkez Bankası’nın (PBOC) iki yılı aşkın bir süreden sonra geçtiğimiz hafta ilk defa faiz oranlarında indirime gitmesi büyük sürpriz yarattı. PBOC’nin yıllık borç verme faizini (politika faizi) 40 baz puan indirerek %5,60’a;  1 yıllık mevduat faizlerini de 25 baz puan indirerek %2,75’e çekmesi, hükümetin yavaşlayan ekonomiyi desteklemek için adım attığı ve büyüme yanlısı politikalara geçiş yaptığı şeklinde yorumlandı.

Her ne kadar PBOC bu kararın büyümeyle ilgisi olmadığını, ekonominin makul seviyede büyüdüğünü ve amacın zor durumdaki şirketlerin borçlanma maliyetini düşürmek olduğunu belirtse de bu adım daha agresif bir para politikasına doğru politika değişikliği olarak algılanıyor. Reuters’e konuşan PBOC kaynakları, hükümetin ve Banka’nın düşen fiyatların temerrüde, iflaslara ve işsizliğe yol açması endişesi taşıdıklarını; daha fazla faiz indirimine ve kredi sınırlamalarını gevşetmeye hazır olduklarını belirtti. Ancak, ek faiz indirimi ve parasal genişlemeyi değerlendirmeden önce 4. çeyrek ekonomik verilerinin bekleneceği de öngörülüyor.

Bununla birlikte WSJ’nin haberine göre,  bankaların karlılık oranlarında yaşanabilecek düşme nedeniyle borç verme oranlarındaki faiz indirimini uygulamada isteksiz olduğu belirtiliyor. Bu kapsamda, bankaların geri ödeme olasılığının yüksekliği nedeniyle daha çok karlı, büyük işletmelere kredi vermeyi tercih edebilecekleri ve hedef kitle olan zor durumdaki küçük şirketlere borç vermekten kaçınacakları ileri sürülüyor. Nitekim Fitch’de bu hafta yaptığı açıklamada, faiz kararının 2015 yılında Çin bankalarının net faiz marjları üzerinde baskı yaratabileceğini ve negatif etkileyebileceğini,  bu durumun  bankacılık sektörünün performansına ilişkin olumsuz görünümü de  güçlendirdiğini belirtti. Bankaların bu tutumu nedeniyle faiz indiriminin büyümeye olan etkisinin oldukça sınırlı kalabileceği de öngörülüyor.

Araftaki büyük güç

Çin’de ekonomik büyümedeki yavaşlamanın yanısıra enflasyonun da zayıf seyretmesi deflasyon endişelerini beraberinde getirirken, daha fazla parasal genişleme için de zemin hazırlıyor. Ülkenin ekonomik büyüklük açısından ABD’nin yerini alması beklense de mevcut ekonomik sorunlarının yanı sıra ekonomik sisteminin yapısal gelişmişliği ve çok yönlülüğünün düzeyi göz önüne alındığında Çin büyük güç ile süper güç arasında daha uzun bir süre arafta kalacağa benziyor.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster