Önder Halisdemir [email protected] Önder Halisdemir

Banka genel müdürü olmanın dayanılmaz ağırlığı

23 Mart 2016, 08:26 ---

Önemli pozisyonlarda bulunmuş insanların birikimlerini ve bu birikimler ışığında karşılaşılan yeni sayılan konularla ilgili düşüncelerini paylaşmasını gerekli görenlerindenim. Bu sebeple artık finans ve iş dünyası hakkındaki yazılarımı yıllardır takip ettiğim ‘Finans Gündem’ inde yer bulduğu sürece yazıyor olacağım. Bunun beni de dinamik tutacak olması bana heyecan veriyor. Köşeye isim vermek adetten olduğu için CEO 3.0 dedim.CEO 3.0’ın ne olduğu, neden bu ismi verdiğim ayrı bir yazı konusu. Parantezi böylece açmış olalım nasılsa sonra kapatırız. Bugün başka birşey anlatacağım.

Tanımayanlar için ilk yazıma özel, hakkımda bir özet vermek istiyorum. Çünkü görüş ve düşüncelerimi ortaya koyarken biriktirdiklerim mutlaka yardımcı olacak.

Küçük yaşlarda iş dünyasına atıldım (veya attılar). O sıralar ticaretin kalbi sayılan Sultanhamam ve Sirkeci piyasalarında yetiştim. Çalışırken okuduğum veya okula karşı ilgimin düşük/seçici olmasına rağmen orta seviyedeki notlarımla bir şekilde sonuna kadar okuyup bankacılık ana bilim dalında doktor da oldum. 20’li yaşlarımın başında üniversitede siyasetten uzak bir öğrenci kulübü başkanlığı yaparken siyasete davetle girdim. O zamanlar adam yerine konmanın motivasyonu ile iktidar partisinde ilçe, il ve genel gençlik kolları yöneticilikleri yaptım. Müthiş bir deneyimdi. Sonra gençlik aşkı siyaseti sürdürmek istemedim. New York’a göçtüm. Orda okudum, çalıştım. O zamanlar sözlüm var diye fazla kalmadan balımı yapıp geri döndüm. Banka sınavlarına girdim, cazip iş oydu. Bankalarda MT (Management Trainee) diye bir şey çıkmış, çılgın başlangıç ücretleri veriyorlardı. O sıralar yeni bankalar kuruluyordu. En yüksek ücret verene MT olarak başladım. Eski hayat karmamın etkisiyle bana göre hep yavaş gelen ancak sisteme göre çok hızlı yükseldim. Bankalardaki en genç müdür, başkan, genel müdür yardımcısı ve genel müdürlük görevlerini yaptım. Giriş seviyesinden başladığım sektörde 11. yılımda zamanın 5. büyük bankasında birçok iş kolundan sorumlu genel müdür yardımcısı, 12. yılımda bir başka bankada genel müdür oldum. 8 yıl banka genel müdürlüğü yaptım. Kamu ve özel sektör deneyimim oldu. Yeni kurulandan mega bankalara kadar görev yaptım. Çeşitli banka, sigorta şirketi ve kurumlarda yönetim kurulu üyelik ve başkanlıkları yaptım. Kurumsal müteşebbistim. Bugün hepsi de yaşayan bazıları sektör lideri onlarca yeni şirket kurdum. Kendimi deneyimli bir CEO’dan ziyade “uçtan uca iş dizayner” ı olarak tanımlarım. Hakikaten bugün hayatınızda kullandığınız ve/veya sektör standardı haline gelmiş dünyanın, ülkemizin birçok yeniliğini yapmak bana ve yönettiğim ekiplere kısmet oldu. Türkiye’nin en iyileri değil dünyanın en iyisi ödüllerini ekiplerimle almak, yabancı kitaplara case study olarak girmek nasip oldu. Onca yıl CEO’luk kariyerine rağmen kendimi hala iş geliştirmeci olarak görüyorum. Özetle buyum arkadaşlar. Değer üretmekten başka hobisi olmamış, 6 sene önce, “Hadi bari deniz hobim olsun” deyip tekne almış, daha ders alırken “Yahu denizde sıkılırsam ne olacak, geldiğimde bari iş konuşurum” deyip, “Bu alanda boşluk var, sen yaparsın” diyerek eğitmeni ayartıp, amatör denizcilik eğitimi veren bir okul kurdurup, onun da ortağı olmuş bir arkadaşınızım. Okul bu arada büyüdü ama deniz hobim olamadı hala.

Bankacılığı yönetici seviyesinde yapmanızın en büyük faydası tüm sektörleri tanıyorsunuz. Kredi ilişkisi için gerekliliğinden en kritik bilgileri alma şansınız olduğu için binlerce şirket hikayesine ve başarı sırlarına tanıklık ediyorsunuz. Başarısızlıklarında nelerin etken olduğunu görüyorsunuz. Ülkenin ve dünyanın makro verilerini takip ediyorsunuz. Sürekli risk alıyorsunuz. Çünkü işiniz bu.Doğru/yanlış etkilenen, düzeyi yüksek onbinlerce karar alıyorsunuz. Ülkenin en nitelikli insan kaynağını oluşturan onbinlerce insanı yönetiyorsunuz. Binlerce iş görüşmesi yapıyorsunuz. Milyarlık bilançolar yönetiyorsunuz. Patronları tanıyorsunuz. Siyasetçileri, karar vericileri tanıyorsunuz. Çok seyahat ediyorsunuz. Yeni ülkeler ve insanlar tanıyor, yeni iş yapma biçimleri görüyorsunuz. Dünyanın sayılı

kuruluşlarından danışmanlıklarla yetişiyorsunuz. Sayılı insanın girebildiği uluslararası toplantılara giriyorsunuz. Pekçok şeye tanıklık ediyorsunuz. Başka bir sektörde edinilmesi neredeyse imkansız bir deneyiminiz oluyor.

Dolayısı ile yazılarıma bana çok geniş bir perspektif kazandırdığını düşündüğüm bu geçmiş ışık tutacak. Uzun bir özet oldu değil mi? Dijital de yazmanın da ayrıcalığı bu. Yer sıkıntısı yok. Okuyucu sıkılmadığı sürece okur. Neyse, bir kere böyle tanıştıktan sonra gelelim ilk yazımın konusuna. İlk yazımda eski bir banka genel müdürü olarak, mevcut banka genel müdürü olan arkadaşlarımın hayatına ışık tutmak istiyorum. En çok merak edilen hayat onlarınkidir. Pozisyonları gereği bu konuda konuşmazlar ve tüm fırtınaları kendi içlerinde karşılarlar.

Dışarıdan Türkiye’nin en çok imrenilen pozisyonuna sahiptirler. Para, itibar, iktidar, her şeye sahiptirler. Gelin hepberaber günümüzde herkesin gıpta ettiği Banka Genel Müdürlerinin hayatlarına bakalım. Onları değerlendirirken bir kez daha düşünelim. Gerçekten çok özel insanlar ve büyük bir saygıyı hak ediyorlar.

Banka Genel Müdürü olmanın dayanılmaz ağırlığı

Bu yazıyı halihazırda banka genel müdürü olan arkadaşlarım için yazıyorum. Ancak tuttuğum ışık az veya çok tüm finans ve sigorta sektörü genel müdürlerinin durumuna da ışık tutuyor. Banka genel müdürü olmak ve kalmak oldukça zor bir iştir. İçinde bulunduğumuz dönemde Genel Müdür arkadaşlarımın yaşadığı zorlukları ziyaretlerimde ve iş dışında yaptığımız sohbetlerde görmek ve paylaştıkları sıkıntıların ortak özellikleri beni bu konuya eğilmeye yöneltti. Finans sektöründe çalışan 200 bini aşkın arkadaşımızın imrendiği ve bir gün olmak istedikleri hedeftir Banka Genel Müdürlüğü. Sayılı insan olabilmektedir. Bankacılık özel yasa ve lisansla düzenlendiği ve şu an 49 banka olduğu için ancak 49 kişi bu özel pozisyonda görev yapmaktadır. Bu yazının yalnızca 200 bin artı 50 kişiyi ilgilendirdiği düşünülmesin. Bankalar tüm iş alemi ile çalıştıkları ve eli para tutan hemen herkesinde bir banka hesabı bulunduğu için çok daha geniş bir kesimin bu sayılı ve özel arkadaşlarımızı anlaması önemlidir.

Banka Genel Müdürü olmak zordur

Öncelikle Banka Genel Müdürü seçilmek zordur. Yıllarca çalışırsınız, binlerce kişinin çalıştığı bir ortamın getirdiği rekabet ortamında birçok ünvan geride kalır ve genel müdür yardımcısı olursunuz. Sonra bankacılık yasasında aranan niteliklere sahip olmanız lazımdır.Ondan sonra herbir bankada en az 10 tane bu pozisyonun doğal adayı genel müdür yardımcısı vardır. Yani öncelikle bu 10 adayın arasından sıyrılmanız gerekir. Sıyrılırken de gereğinden önce atak yaparsanız mevcut genel müdür sizi yer. Yani bir taraftan iş yapıp piyasadaki kurtlar sofrası ile deal etmeniz, sonra kurum içi siyasi dengeleri gözetmeniz gerekecektir. Yetmez, diğer 48 bankadaki genel müdür yardımcısı ve genel müdürler de bu pozisyon için diğer adayları oluşturur. Yani yaklaşık ülkemizin en nitelikli insanları sayılabilecek yaklaşık 500 aday arasından seçilirsiniz. Hikaye mutlu sonla bitmez, esas zorluk yeni başlar.

Banka Genel Müdürü kalmak daha zordur

Artık hayatınıza patron ve hissedarlar ile yönetim kurulu üyeleri girmiştir. Ayrıca diğer 500 rakibin, en arzu edilen pozisyonda olduğunuz için yerinizde gözü vardır. Bir de tabi yasal sorumluluklarınız ve riskleriniz olağanüstü artmıştır. Artık hedef sizsinizdir. Altınızdaki binlerce insan ile üstünüzdeki patronaj arasında tost olursunuz. Bankacılıkta en rahat pozisyon genel müdür yardımcılığı pozisyonudur. En güzel zamanı orda geçirmişsinizdir. Aklınıza o güzel günler gelir. İzinlerinizi sizin gibi bir beyaz yakalıdan, genel müdürünüzden alıyorsunuzdur. Tatillerinizi hemen hemen tam yapıyordunuz. Kendi iş kolunuzda etkili ve yetkiliydiniz. Üstünüzdeki genel müdürle bir üslup oturttuğunuz için o sizi siz onu anlıyor ve işinizi doğru yaptığınız sürece yerinizden şüpheniz yoktu. Hayat tatmininiz çok daha yüksekti. Kurumda genel müdür bir kişi yani azınlık olduğu için dedikodusu yapılacak kişi belliydi. Kararlarının eksikliği, yanlışlığı, insan kaynakları politikası, patronla ters düşüp düşmediği, yönetim kurulu üyeleri ile ne kadar didiştiği, nerede görüldüğü, bugün yüzünün nasıl olduğu vs konu çoktu. Adeta diğer arkadaşlarınızla sosyalleşmeyi sağlardı bu konuşmalar. Ama artık orada siz varsınızdır. Tatlı dönem bitmiş o güzel ve görece rahat günler çok geç gerilerde kalmıştır. Artık yalnızca kendi iş kolunuzu yönetmezsiniz. Tüm iş kollarının başarısından sorumlusunuzdur ve hepsinin hesabını verirsiniz. Yönetim kurullarında üyeler tüm icrai faaliyetlerinizi didikler. Her yönetim kurulunda jüri üyelerinin karşısına çıkarsınız. Ayda bir her yönetim kurulu toplantısı bir güven oylaması şeklinde geçer. Kurumun ve arkadaşlarınızın performansını savunmak durumundasınızdır. Her aldığınız karar her zaman doğru olmaz ve toplantılarda önceki notlar açılır, ‘şöyle demiştin’ diye ve siz sabırla açıklamasını yaparsınız. İyi kararlar da kötü kararlar da yönetim kurulunda da alınsa kötü kararlardan siz sorumlusunuzdur. Her diğer bankanın iyi olduğu konu ile mukayese edilirsiniz. Elinizdeki imkanların bankanın sizden önceki performansının çoğunlukla bir önemi yoktur. İç sesiniz haykırmaya başlar. Ancak dışarıya verdiğiniz imaj hep ‘işler harika ve her şey yolunda’ şeklindedir. Müthiş yoğunlaşırsınız. Adeta ajandanın figuranı haline gelirsiniz. Genel Müdür şurada olmalı, şuraya gitmeli, şu gezilere katılmalı, aynı zamanda şirkette olan herşeyden haberdar olmalı. Kendi tercihlerinizi yaşayamaz hale gelirsiniz. Aileniz kazan kaldırmaya başlar. Oldukça sıkışmış bir hayata sahipsinizdir. Artık basın ilişkilerine ve mensuplarına da özel bir vakit ayırmanız gerekmektedir. Patronaj tekse onun programını da takip etmeli, iş diliniz dışında onunla da kişisel bir dil tutturmanız gerekmektedir. Bir ortaklık sözkonusu ise bu tüm patronlar için geçerli olup, birbirleri arasındaki güç dengeleri ile de uyumlu tarzınızı ayarlamanız gerekmektedir. Özetle Genel Müdür olmak daha az kendiniz olmak daha çok başkalarının istediği olmaktır. Artık yalnız bir adamsınızdır. Bu dengeleri kendinizce mükemmel de yönetseniz kabul edilebilir açıklamalarınız da olsa yetmez. Hep daha iyisi ve daha fazlası talep edilir.

Kurumsallaşma, yetki ve inisiyatif alanlarınızı kısıtlar. Patronaj, yönetim kurulu üyeleri, BDDK ve halka açıksanız SPK sizin inisiyatif alanlarınızı daraltır. Adeta yetkisiz sorumlusunuzdur.

Her arkadaş ortamında arkadaşlarınızın hizmetlerinizle ilgili yeterince gerçekleşmemiş bir talebi vardır. Patronaj ve yönetim kurulu üyelerinin etraftan duydukları müşteri geribildirimleri ile sürekli sınava çekilirsiniz.

Son söz Genel Müdür kalmak çok zor bir zanaattır. Evet, ücret ve itibarınız artmıştır. Ancak bunun keyfini asla süremezsiniz. Dışarıdan imrenilen, içeriden kavrulan bir hayatınız vardır. Dolayısı ile Genel Müdür bir tanıdığınız varsa ona yardımcı olun, onu rahatlatın, güzel şeyler söyleyin. O, bu dünyada azap yaşamakta ancak ah bile diyememektedir. Düşmanınız varsa Allah seni Banka Genel Müdürü yapsın diye görünüşte pozitif bir dilekte bulunabilirsiniz.

Günümüzde Genel Müdür kalmak daha da zordur

Dünya ve ülkemiz büyük bir değişim yaşamaktadır. Bankacılık beslenme halkasının sonunda en güçlü ve en büyük yapıyı yani dinazorları temsil ederken ana akımlar bu yapının değişimini zorlamaktadır. Artık dinazorlar yaşamını devam ettirmek için küçülüp farklılaşıp timsah horoz gibi yeni formlara geçerek hayatiyetlerini devam ettirebileceklerdir. Hem konsolidasyon hem ayrışma kolkola gidecektir. Konsolidasyon da çözüm olmayacaktır. Düzenlemeler ve piyasalardaki arayışlar buna zorlamaktadır. Digital dönüşüm, ağır regülasyonlar, banka dışı finansal aracılıktaki gelişim ve bunun merkezi zorlaması, her ülkede karar vericilerin müşterilerin seçmen olduğunu keşfi ile getirdikleri, bazen aşırıya kaçan müşteri lehine düzenlemeler ve müşterilerin psikolojik üstünlüğü ele geçirip olmadık talepleri ile giderek daralan bankaların yaşam alanı, bankaların geçmişteki keyfi tutumlarının bedellerinin şimdi ödetilmeye çalışılması, mevcut Genel Müdür arkadaşlarımızın yeni gerçekleridir. Bu genel trendler dışında ülkemizin ve dünyanın içinde yaşadığı yeni konjonktürün nerdeyse tüm piyasalarda arkamızdan çekip önümüze vermesi ile etkilenen firmaların yaşadığı sorunlar ve bunun alacak kalitesindeki olumsuzluklarının yükü de halihazırdaki Genel Müdür arkadaşlarımızın sırtındadır. Şu an her bankada kırbaç sesleri yükselmektedir. Hissedarlar sermayemizi başka bankaya mevduat yapsak daha çok kazanırız argümanını her genel müdürün sırtında şaklatmaktadır. Dünün hesabı bugünden sorulmaktadır. Bu durum yalnızca ülkemizde değil tüm gelişmiş ülkeleri de içine alan bir vakıadır. Konvansiyonel bankacılık temellerinden sarsılmaktadır. Bu sarsılma ve dönüşümü yönetmenin yükü halihazırdaki Genel Müdür arkadaşlarımızın üzerindedir.

Banka patronlarına tavsiyeler

Banka Genel Müdürü arkadaşlarımızın bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğu şey moraldir. Bize kim moral versin dediğinizi duyar gibiyim. Ancak moralsiz, üstünde tepindiğiniz, inancını kaybetmekte olan, kendini sorgulamaya başlamış bir genel müdürle muzaffer olamazsınız. Yerine yenisini getirseniz de yeni bir umutla ancak vakit kaybedersiniz. Çünkü yukarıda saydığım ana akımlar genel müdür değişimine değil kurumsal dönüşüme işaret ediyor. Aynayı kendinize tutun. Yönetim kurulu üyeleriniz jüri üyeliğini bırakıp taşın altına elini koyup genel müdürünüze yardımcı olsunlar. Mevcut kurumsal yapınızda tasarruf tedbirleri günü kurtarır. Tasarruf tedbirleri yapmanız gereken yapısal dönüşümünüzün parçası olsun. Yoksa bekleneni vermezler. Önce müşteri değil çalışan memnuniyeti gelir. Çalışan mutluysa müşteri mutlu olur ve mutlu eder. Genel Müdürünüzün özgüvenini yükseltin. Hesap sormayın fikrini sorun. Anlatmayın dinleyin. Danışmanlık alın ama aldığınız danışmanlığa kendinizi emanet etmeyin. Neticede danışmanlık şirketlerinden nasıl faydalanacağınızı bilmezseniz fayda değil zarar verirler. Oradaki kıymetli arkadaşların birçoğu bilanço yönetmemiştir. İyi örnekleri getirme ve kurumunuzla mukayese etme konusunda bir yere kadar açıklayıcılıkları vardır. Sizin temayülünüze göre rapor hazırlama eğilimindedirler. Neticede sizle ters düşmeyecek, böylece fatura devamlılığını garanti altına alacak şekilde çalışmak önemlidir. Kurumsal dönüşüm konusunda kafanız karışıksa biri sizin tuttuğunuz, biri genel müdürünüzün tuttuğu danışmanla cevapları aranan sorularınızın net olduğu ve doğru cevapları bulmaya odaklı iki ayrı rapor hazırlanmasını isteyin ve ikisinin sonuçlarını danışmanlarında olduğu toplantıda yönetim kurulunuzla beraber, hep beraber tartışın. En az 2 tam gününüzü bu tartışmalara verin.Her toplantıda tartışacağınıza bir kere tam tartışıp net hareket planınızı beraber oluşturun. Kurumsal dönüşüm planınızı genel müdürünüzle beraber hazırlayın. Strateji ve taktiklerinizi belirleyin ve tabiki hepsinin işlerliği için sabır gösterin. Genel Müdürünüze gerekli güveni gösterdiğinizde karşılığını fazlası ile alırsınız. Size söyleyebileceğim en önemli şey dönüşmek durumundasınız ve sizin de ödevleriniz var. Yoksa daha yüksek bedeller ödeyeceksiniz. Çalıştığınız Genel Müdür yukarıda saydığım şekilde özel biri ve siz seçtiniz. Ona güvenin, yardımcı olun ve ilerleyin. Çıkarlarınız ortak. Olağanüstü bir elemeden geçmiş zekası ve aklı tartışılmayacak biri ile çalışıyorsunuz. Yukarıda saydıklarım ışığında Genel Müdürünüzün yerine kendinizi koyun. Siz Genel Müdür olsaydınız kendinizle nasıl çalışmak isterdiniz.?

ETİKETLER :
YORUMLAR (9)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Anıl Yıldırım18 Mayıs 2016 14:04

    en üst perdeden bankacılık hakkında bu şekilde samimi ve açık yazılarınız bizi aydınlattı çok teşekkürler....

  • bekir yılmaz05 Nisan 2016 08:36

    tum finans sektoru calısanlarının hatta her beyaz yakalının hayali genel mudur olmak mı? ilginc tespit, oradan oyle mi gorunuyor?

  • Murat Baş26 Mart 2016 06:57

    İnsan olabilmenin dayanılmaz ağırlığı...?

  • KB24 Mart 2016 13:01

    Tespitler yerinde zaten aksi beklenmezdi bu kadar kariyeri gerçekleştirip ifade edememek. Lakin bu kadar sene başarılı kariyer üzerine dün yaşadığımız talihsiz görüntülerin içinde yer almak artı dahil olmak sizin açınızdan çok talihsiz oldu...

  • AK23 Mart 2016 21:04

    Ah dostum biraz da kamu tecrübenden bahsetseydin. Çok güzel olmuş kalemine sağlık

  • Ne Üzücü23 Mart 2016 19:52

    Unlu müteahhit saçmalarken sizin de Gülüyor olmanız ne kadar Üzücü?

  • MFU 23 Mart 2016 18:25

    Çok beğendim ... kesinlikle güzel tespitler, tebrikler

  • MSI23 Mart 2016 10:16

    Yazdıklarınıza Aynen katılıyorum... Durumun vahameti Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...

  • Sebahattin KARAKOÇ23 Mart 2016 09:49

    Yepyeni, daha önce neredeyse hiç yazılmamış bir alan/kapsamda, ilgi çekici bir başlangıç yazısı... 100 sayfa olsaydı, yine soluksuz okurdum...

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster