2015’te küresel beklentiler:Euro’da olmak ya da olmamak
Shakespeare’in ünlü eseri Hamlet’te, Danimarka prensi Hamlet öldürülen babasının intikamını alma yolunda uğraşırken dostu Marcellus ülkedeki durumun bozulmuşluğunu ilişkin olarak “Çürüyen bir şeyler var Danimarka Krallığı’nda” der ümitsizce… Bu söz, hem oyunun temasını hem de eserin yazılmasından yaklaşık 400 yıl sonra Hamlet’in yaşadığı kıta olan Avrupa’da bugünkü durumu da özetliyor bir bakıma…
Çürüyen bir şeyler var Euro Bölgesi’nde…
Avrupa Birliği’nde özellikle Euro Bölgesi’nde de çürüyen yolunda gitmeyen bir şeyler var. Yeni yılı karşılarken büyüme oranları büyük çıktı açığını ve %25’e yaklaşarak rekor düzeylere ulaşan genç işsizliğini kapatacak düzeyde bulunmuyor. Bu yıl büyümenin ortalama ancak %1,1 düzeyinde olacağı öngörülüyor. Ayrıca, %0,8 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilen düşük enflasyon, büyük borç stoku ve üye devletler arasında inatla süren finansal bölünmüşlük de büyümenin karşısında ve hızını kesen unsurlar olarak görünüyor.
Bu kapsamda, küresel krizin başlangıcından itibaren geleneksel para politikası görevlerine ek olarak büyümeyi destekleme, işsizliği önleme ve finansal istikrarı sağlama gibi bir dizi sorumluluğun altına isteksizce giren Avrupa Merkez Bankası (AMB) deflasyon tehdidinin büyümesi karşısında yeni yılda parasal genişleme silahını kullanabileceğinin sinyalini verdi. AMB Başkanı Draghi daha önce “Ne gerekiyorsa yapılacak” mesajını güçlü bir şekilde verse de krizin başından beri ülke tahvillerini alan diğer büyük Merkez Bankaları ile aynı yolu izlemekten Almanya’nın muhalefeti nedeniyle kaçınmıştı.
Ancak yüksek işsizlik ve düşük büyüme tehlikesinin para birliğinde yeni bir finansal kriz yaratması olasılığının büyümesiyle Draghi önümüzdeki birkaç ay içerisinde varlık alım programının ülke tahvillerini de kapsayacak şekilde genişletileceğini geçtiğimiz hafta açıkladı. Kararın 22 Ocak’taki Guvernörler Konseyi toplantısında alınması bekleniyor
Bu gelişmeler ışığında Financial Times’ın gerçekleştirdiği ankete katılan Euro Bölgesi’nden 32 ekonomistin büyük çoğunluğu AMB’nin ülke tahvillerini içeren alım programının bu sene başlayacağını düşünüyor. Ancak yine ekonomistlerin büyük çoğunluğu bu programın enflasyon beklentilerini yükseltip euroyu zayıflatsa bile büyüme ile enflasyondaki zayıflığı gideremeyeceğini ve “oyun değiştirici” olamayacağını öngörüyor. Kasım ayında %0,3 ile AMB’nin %2 hedefinin oldukça altında gerçekleşen enflasyonun petrol fiyatlarındaki düşme nedeniyle gerileme trendini sürdürmesi bekleniyor.
Ayrıca, yeni programın ancak hükümetlerin bütçe açıklarını finanse eden yatırım programları uygulaması halinde başarılı olacağı savunuluyor. Yeni parasal genişlemenin ülke tahvillerinin getirisini azaltacağı ve çok borçlu İtalya gibi ülkelerin maliyeleri ile bankalarını rahatlatacağı da tahmin ediliyor. Ancak düşük enflasyon ve büyüme oranlarının aynı kalacağı sadece varlık fiyatlarının artacağı belirtiliyor. Ankete katılan ekonomistlerin büyük çoğunluğu tahvil alım programının 500 milyar euro tutarında gerçekleşmesini bekliyor.
“Talihe katlanıp yaşamak mı, yoksa bir hançer darbesiyle hesabı kesmek mi?
Bu önlemler tasarlanırken, kurtarma paketleri kapsamında uygulanan tasarruf önlemlerinin halkta yarattığı hoşnutsuzluk giderek artıyor ve aşırı uçta olan ve mevcut programları reddeden politik akımlar giderek güç kazanıyor. Önümüzdeki dönemde Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İngiltere’nin de dahil olduğu seçim takvimi seçmenlere hoşnutsuzluklarını göstermeleri için ciddi bir olanak sağlayacak gibi görünüyor.
Bu kapsamda, özellikle Yunanistan’da 25 Ocak’ta yapılacak erken seçimde kurtarma paketi karşılığında kabul edilen tasarruf politikalarına son vereceğini ve AB ile kredi koşullarını yeniden müzakereye açacağını açıklayan Radikal Sol İttifak (SYRIZA) lideri Çipras'ın iktidara gelme olasılığının artması ciddi bir risk oluşturuyor. Her ne kadar Çipras euroda kalmak istediklerini belirtse de iktidarın el değiştirmesi durumunda Yunanistan’ın eurodan çıkışı çok yüksek bir olasılık olarak değerlendiriliyor.
Der Spiegel tarafından hafta sonu yayınlanan habere göre ise daha önce ne pahasına olursa olsun Yunanistan’ın birlik içinde kalmasını isteyen Almanya’nın fikir değiştirdiği ve Başbakan Merkel ile Maliye Bakanı Schaeuble’ın Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılmasını üstesinden gelinebilecek bir konu olarak gördüğü ifade ediliyor. Bu tutum değişikliğine gerekçe olarak ise krizin başka ülkelere sıçrama riskinin azalması ve Avrupa İstikrar Mekanizması’nın 500 milyar euroluk acil kurtarma fonunun bulunması belirtiliyor.
Borçlarının 320 milyar euroyu aştığı tahmin edilen Yunanistan’ın eurodan ayrılıp Birlik içinde kalması senaryoları üzerinde çalışılmasının başlıca nedeni olarak ise Yunanistan’ın daha fazla acı çekmesinin ekonomisini istikrara kavuşturmayacağının ya da borçlarını ödemesine yardımcı olamayacağının anlaşılması gösteriliyor. New York Times’ta dün yayınlanan makalede ülkede işsizlik oranının 2014’ün son çeyreğinde %25,5 olduğuna, deflasyonun sert bir biçimde hissedildiğine ve tüketici fiyatlarının Ekim ve Kasım’da sırasıyla %1,87 ve %1,2 düştüğüne dikkat çekiliyor. Her ne kadar ekonomi 3. çeyrekte %0,7 büyüse de bu gelişme insanların yaşamında hissedilmiyor. Krizin insani faturasının çok yüksek olduğu açlık, intihar ve işsizlik oranlarının yanlış uygulanan kemer sıkma politikaları yüzünden ciddi bir artış gösterdiği kaydediliyor.
Bu şartlarda Syrizia gibi Birlik politikalarına karşı partilerin yükselmesi sürpriz sayılmazken Yunanistan’ın eurodan çıkmasının yaratabileceği riskler de tartışılıyor. Nobel ödüllü ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz Şubat 2014’te yaptığı bir konuşmada durumu “Eurodan ayrılmak acı verici ancak kalmak daha da acı verici” sözleriyle tanımlıyordu. Stiglitz, Almanya gibi çekirdek ülkelerin euronun çevre ülkeler için yaşayabilir olmasını sağlayacak parayı vermeyeceğini, Bankacılık Birliği ile Mali Birliğin kurulması gibi yapısal reformları yapmayacaklarını ve çevre ülkelerin de bu gerçekle yüzleşmeleri gerektiğini vurguluyor.
Danimarka Prensi Hamlet, insanoğlunun hayatta çektiği tüm sıkıntılara son verebilecekken ölümden sonraki bilinmezlik yüzünden bu kararı verememesindeki açmazı şu soruda anlatır: “Talihe katlanıp yaşamak mı, yoksa bir hançer darbesiyle hesabı kesmek mi?” Yıllardır euro sonrası bilinmezlik korkusu ile kaderin acı oklarına karşı koymaya çalışan Yunanistan için 2015 bilinmezliği göze alma zamanı olabilir. Euroda olmak ya da olmamak sorusuna vereceği cevap ise Birliğin 2015’te uygulayacağı parasal genişleme programı başta olmak üzere kaderini etkileyecek güce sahip olacak…
-
22 Ağustos 2023, Salı
Roma umudun tecrübeye zaferidir
Devamını Oku -
11 Temmuz 2023, Salı
Bosna-Hersek Türk yatırımcıları bekliyor
Devamını Oku -
20 Haziran 2022, Pazartesi
ABD’de 2022 sonuna kadar ekonomik beklentiler
Devamını Oku -
18 Mayıs 2022, Çarşamba
Ukrayna savaşı AB ekonomisini nasıl etkiliyor? Petrol ambargosu uygulanacak mı?
Devamını Oku -
26 Ocak 2022, Çarşamba
Ukrayna’da savaş çıkar mı? Ekonomik ve siyasi sonuçları ne olur?
Devamını Oku -
05 Ocak 2022, Çarşamba
Omikron varyantı Avrupa için bir tehdit mi?
Devamını Oku - 16 Aralık 2021, Perşembe Devamını Oku
-
09 Şubat 2021, Salı
ECB üye ülkelerin borcunu silebilir mi?
Devamını Oku - 04 Şubat 2021, Perşembe Devamını Oku
-
01 Şubat 2021, Pazartesi
Avrupa’da tünelin ucunda ışık göründü mü?
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster